Üç

25.1K 1K 252
                                    

Medya: Afra ve Alya 🖤

🍒

Duşumu alıp üzerime giyindikten sonra banyo çekmecelerini açıp saç kurutma makinasını aradım. Eh tabi, bin tane çekmece olursa bulmakta bu kadar tabi zorluk çekebilirsin.

Sonunda!

Çekmecede ki son model saç kurutma makinasını çıkarttım ve belime kadar uzanan kahverengi saçlarımı kuruladım.

Saç kurutma makinasını yerine koyduktan sonra makyaj masasına oturup tarağı elime aldım. Tam saçımı tarayacaktım ki, kapı bir kaç kez tıklandı.

"Buyrun." diye bağırdım oturduğum yerden.

"Afra hanım, ben İnci. Yemek hazır, Ebru hanım sizi çağırıyor." dedi.

Çok garip hissediyordum, daha önce kimse bana 'Afra hanım' olarak hitap etmemişti. Hoşuma gitmiş miydi? Hayır.

"Teşekkür ederim, birazdan geliyorum." diye bağırdım.

İnci'nin gittiğini çıkan topuklu ayakkabı sesinden anladım. Saçımı güzelce taradım ve açık bıraktım. Saçlarımın bu halini gerçekten çok seviyordum.

Ayağa kalktım ve ayaklarıma köpekli terliklerimi geçirdim. Gerçi herkes ayakkabı giyiyordu ama olsun. Evde ayakkabı giyme taraftarı değilim ben.

Kapıyı açtım ve dışarı çıktım. Ev çok büyüktü, duvara asılan dahiyane tablolar ve resimler gözlerimin kamaşmasına neden olmuştu.

Merdivenleri tek tek indim ve aşağıya indim. Nerede yemek yiyorlardı bilmiyordum. Etrafa uzunca bir süre bakındım.

"Afra! Buradayız kızım, oturma takımını geç sağa gel." diye bağırdı Ebru hanım. Onun yol tarifine göre yürüdüm ve yemek masasının yanına geldim.

Vay be! Bu yemek masasına Bayburt'tun nüfusu kadar insan sığar.

En baş köşeye Melih bey oturmuş, onun çaprazında da Arda oturuyordu. Masa baştan aşağı harika yemeklerle doluydu ve İnci de servis yapmak için masanın yanında bekliyordu.

"Gel Afra, otursana." dedi Melih bey. Gözümü masadan çekip Ebru hanımın yanına oturdum. Arda ise karşıdan bana nefret dolu bakışlarını yolluyordu.

Çok acıkmıştım. Önümdeki servis tabağına masadaki çeşitlerden koydum ve yemeye başladım. Hepsi de çok güzel olmuştu.

"İstediğiniz başka bir şey var mı Ebru hanım?" diye sordu İnci. Ebru hanıma ona dönüp cevap verdi.

"Yok. Ellerine sağlık İnci. Senin istediğin bir şey var mı Afracığım?" diye sordu.

Ağzımdaki lokmayı hızlıca yutup cevap verdim.

"Hayır, teşekkür ederim. Ellerinize sağlık." dedim. İnci abla rica eder gibi kafasını hafifçe eğip elindeki tepsiyle yanımızdan ayrıldı.

"Eve gelmiş bu salak tipli kızın dediği her şey senin için gerçekten çok mu önemli anne?" diye sordu Arda ergeni.

Bana salak mı demişti o geri zekalı?

"Salak sensin, sözlerine dikkat et." dedim sertçe. Tek kaşını havaya kaldırdı.

"Arda ablanla doğru konuş." diye uyardı Melih bey.

Ama Arda bücürü babasını hiç takmamıştı. Tam bir liseli ergen tipi.

"O benim ablam değil. Bu da sizin uydurduğunuz bir kurgu. Yakında bu da diğerleri gibi çekip gidecek, benden söylemesi." diyerek yemeğine devam etti.

Abi TerörüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin