Yirmi

11.4K 658 180
                                    

Medya: Afra Bayraktar

🍒

Aaa bu bizim celloş değil mi? Vallaha da o.

Daha kimse ne olduğunu anlamadı ama ben Kürşat'ın beni takip ettiğini fark edince sinirlendim.

"Ne işin var lan senin burada?" diye sordum öfkeyle. Kaşlarını havaya kaldırdı.

Bir saniye Afra. Sen suçlusun ve BAHANE ÜRETMEN gerek. Ama ben ne yapıyorum? Hem suçlu hem de güçlü gibi celloşa kafa tutuyorum.

Kürşat arabanın yanından uzaklaşıp yanıma geldi. Evet, bir şeyler yapmam lazım. En fazla ne yapar bana?

Gider anneme şikayet eder, oda daha beni evden çıkarmaz. Çiğ köfte nasıl alacağım o zaman?

Yada vazgeçtim, ne olursa olsun. Annem, yani bayan yufka yürek beni en az iki saniyeye affederdi.

"Ben de tam olarak onu soracaktım. Asıl senin ne işin var lan burada?" diye bağırdı öfkeyle.

Ne yapmalıyım? Arkamı dönüp koşarak kaçsam? En az iki saniyeye yakalar, olmaz.

"Eski bir arkadaşımı görmeye geldim."

Ne?! Bir dakika ne?! Anladı! Geri zekalı, arkadaşları bir suçluyla görüştürüyorlar mı?

Koca bir HAYIR.

"Dalga mı geçiyorsun lan? Arkadaşını sana burada gösterirler mi sanıyorsun? Sena'yı görmeye geldin, değil mi?" diye sordu.

Şu an o kadar sinirliydi ki her an bir tane yapıştıracakmış gibi bakıyordu. Ben ise titriyordum, zaten elimdeki yalan hakkımı da ziyan etmiştim.

O an kendimi ezdirmemeye karar verdim. Aklıma Kürşat'ın yaptığı salaklıklar geldi ve tüm cesaretimi toplayıp bende ona bağırdım.

"Ne yapacağımı sana soracak değilim, bana karışamazsın sen." dedim.

Söylediğim her kelimde öfkesi daha da artıyordu, bu her halinden belliydi. Bana birkaç adım daha yaklaşınca ben de otomatik olarak geri adım attım.

"İstediğin zaman istediğin bir şeyi yapamazsın, anladın mı?! Sen benim kardeşimsen yapamazsın! Bir kere daha o lanet olasıca evden çıkmayacaksın!" diye bağırdı.

Alttan alarak cevap vermeye çalışıyordum ama benimde bir sabrım vardı ve artık taşma seviyesine gelmişti.

"Ben senin kardeşin olmadığıma göre-"

"Kardeşimsin!" diye bağırmasıyla sigortam attı.

Adımlarımı hızlandırıp yanına gittim ve boyum boyuna yetsin diye ayaklarımı yerden kaldırıp yakasına yapıştım ve onu sarsmaya çalıştım.

"Kardeşin değilim! Bana sürekli kardeşimsin deyip durma! Sen benim için beni rezil ettiğin gün bittin. Belki diğer yaptıklarını affederdim, abi-kardeş olabilirdik ama sen o fırsatı kendi ellerinle yok ettin!" diye bağırdım.

Çevremizdeki insanlar durmuş bize bakıyordu ama ben hâlâ Kürşat'ı yakasından tutmuş sarsıyordum.

Tamam, tamam. Sarsmaya çalışıyordum ama kılı bile kıpırdamıyordu.

"Şimdi..." dedim ve kaşlarımı çattım. "Bana ve aldığım kararlara bir kez daha karışacak olursan..." dedim ve durdum.

Ne yapardım?

Nedense sonradan pişman olacağım bir cümle kurdum o an.

"Bu evi terk ederim!" diye bağırdım. İşte bu, Kürşat'ı şaşırtmaya yetti.

Abi TerörüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin