Babacığımla başbaşa bir gün

1.3K 138 46
                                    

Gözlerimi yeni güne açtığımda çok enerjik ve neşeliydim.

Çünkü bu günü sadece babacığıma ayırmıştım.

Yüzümü yıkayıp güzel bir duş keyfi yaptıktan sonra hizmetçilerimden Risa'nın saçlarıma krem sürmesini ve üzerime mis kokular sıkmasına müsaade etmiştim. Hemen ardından'da üzerimde bornozla giyinme odamda kıyafetlerime bakmaya başlamıştım.

Birbirinden şık görünen ve değerinin epey tuzlu olduğunu bildiğim güzel elbiselere bakınırken bu gün rahat bir şeyler giymek istediğime karar verdim çünkü babacığımla ata binmek istiyorduum. Ayrıca seraya'da gidebilirdik ve resim'de yapabilirdik yani kesinlikle rahat olmalıydım.

Güzel giyinmek beni her zaman iyi hissettirirdi. Rahat ve güzel giyinmek ise beni acayip mutlu ederdi.

Önceki hayatımda fakirliğim sağ olsun istediğim gibi giyinemezdim ama şimdi her istediğimi yapabilirdim çünkü babacığım bir melekti.

Bugün sadeliği ve rahatlığı kombin edeceğim için düz, biraz bol beyaz bir gömlek ve siyah tayta benzeyen ama bu dünyada ki bambaşka bir kumaştan yapılan pantolonu giydim. Gömleğin eteklerini pantolonun içine katmıştım. Ayağıma'da topluklu çizmelerimi geçirdiğimde hazırdım.

Tam giyinme odamdan çıkıyordum ki aniden durdum ve takı duvarına ilerledim.
Milan'ın dün benim için aldığı bilekliği takıp gülümsedim ve odadan çıktım.

Saçlarımı alttan toplamıştım ve önüme birkaç perçem düşüyordu. Kulağımdan ise parlak kırmızı tonlarında ki yakut küpelerim sarkıyordu. Bunlar'da babacığımın hediyeleriydi.

Aslında bana değil benden önceki hatuna verilmişti ama neden bilmiyorum bunlar benim hediyemmiş gibi geliyordu. Onları takarken çok mutlu oluyordum. Hediyelere boğulmaya bayılırdım, oysaki önceki hayatımda kimse bana hediye almamıştı. Ancak bu dünyada kendimin bile bilmediği şeyleri öğreniyordum karakterim hakkında. Garipti.

Gerçekten garipti.

Yemek salonuna geldiğimde kapılar açılır açılmaz neşeyle cıvıldadım.
"- Babacığım! Günaydın."

Başını okuduğu dergiden kaldırıp beni görünce yüzünü alan güzel gülüş kalbimi darmaduman etti.

"- Günaydın biriciğim." Diyerek ayağa kalktı ve yemek masasının ortasında adımlarımız buluşunca eğilip yanaklarımdan öptü.

Koca bir gülüşle ellerini tutup iki avuç içini öptüm, sonra ellerim kafasını kavradı ve onu kendime çekip alnını 'helalimsin' der gibi öptüm.

"- Mis kokulu afacan yavrum benim." Diye sessizce mırıldandığı işittim, bu arada kıkırdıyordu.

"- Tıpkı annene benziyorsun." Gülümserken başını yana eğmişti. Gülüşünde bir hüzün var gibiydi.

Annem, yani Cordelia'nın annesi; bir amazon yani erkek karşıtı kadın avcıydı.

Amazonlar yılın belli zamanları seçtiği erkeklerle birlikte olur sonrada hamile kalırlardı. Doğurdukları çocuk erkekse onu babasına teslim eder, kızsa kendi himayelerine alır ve onu avcı olarak yetiştirirdi.

Cordelia'nın annesi Miranda, Cordelia'yı doğurduktan sonra Dük'ün malikanesini terk etmişti. Nereye gittiği bilinmiyordu. Muhtemelen kız kardeşlerinin yanına dönmüştü. Babamla evli değillerdi zaten. Bir süre ilişkileri olmuştu, sonra Miranda hamile kalmış ve ortadan kaybolmuştu. Geri döndüğünde doğum yapmak üzereydi ve geldikten iki saat sonra ben doğmuştum. O gece yine gitmişti. Yani beni dük'e bırakmak için geldiği anlaşılıyordu.

Kötü Kadın KlişesiWhere stories live. Discover now