Sanat

960 112 5
                                    

Bütün gün ağlamak çok iyi gelmişti.

Ertesi gün karamsar ruh halimden tamamen kurtulup cıvıl cıvıl bir neşeyle güne merhaba dedim.

Gözüme vuran güneşe küfürler yağdırmadım.

Düşük omuzlu, göğüs dekolteli, bol bir eteği olan korseli kırmızı bir elbise giydim.

Ayağıma ince topuklu kırmızı ayakkabılarımı geçirdim ve başıma dünkü tacımı takıp, yine saçımın bir tutamını ördüm.

Dudaklarıma kıpkırmızı bir ruj sürdüm, tırnaklarıma da aynı renk bir oje. Yanaklarım bugün hafif bir pembe tonlarına bürünmüştü ve beyaz tenim üzerinde ki bu görüntü çok tatlı duruyordu. Bu yüzden kirpiklerimi belirginleştirmek ve kaşlarımı düzeltmek dışında başka bir şey yapmadım yüzüme. Nemlendiricimi sürmek dışında tabii.

Hazır olduğuma emin olduktan sonra odamdan çıktım ve misafir odasına ilerledim. Konuklarımızın orada beklediğini söylemişti Mira. Ya da Risa. Hangisiydi emin değilim çünkü o ara yeni uyanıyordum. Uyanıyorken'de ben algı sorunları çekerim, zaten bilirsiniz algı problemleri olan biriyim.

Misafir odasına girerken kapıdaki adamlardan biri, "- Allister Dükalığı Prensesi Cordelia Allister geliyor!" Diye bağırdı.

İrkilir gibi olsamda duruşumu bozmadım.

"- Hoşgeldiniz genç leydi!" Diyerek eğilen sanatçıları gördüğümde 'yapmayın etmeyin kuzum ben de sizin bir gardaşınızım' demek istedim.

"- Asıl siz hoş geldiniz. Oturun lütfen." Dedim misafirperver bir gülümsemeyle. Bu gülüşü rahmetli anneciğimden öğrenmiştim.

Sen de rahmetlisin tatlım, ne olduğunu bil'de konuş.

Ölü olduğumu hatırlarken sinirim bozuldu ama yüzüme yansımasına izin vermedim.

"- Sizi niye buraya davet ettiğimi merak ediyor olmalısınız." Durup yüzlerine baktım. Burada 15 kişi falan vardı. 6 kişilik bir müzik grubu, 5 kişilik bir başka müzik grubu, iki ressam ve bir besteci ile bir şair.

"- Doğrudur." Dedi 6 kişilik grupta baterist olan kaslı, kafası tıraşlı ve tüm vücudu dövmeli olan beyefendi.

"- O halde açıklayayım."

"- Yatırım yapmak ve iş kurmak istiyorum."

"- Yani?" Dedi pembe saçlı kız anlamsız bakışlarını bir şeyleri anlamak ister gibi etrafta çevirip.

"- Yani siz benim yatırımım olacaksınız. Bir sanat atölyesi kurmak istiyorum. Yazarlar, şairler, ozanlar, heykeltıraşçılar, dansçılar, müzisyenler, ressamlar ve daha birçok sanat aşığı bu atölyede çalışacak. Ve her mesleğe uygun etkinlikler düzenlenecek. Bir kitap klübü gibi düşünün mesela ama çok daha geniş çaplısı ve maddi bir geliriniz'de olacak tabii."

"- Biraz daha açıklar mısınız?"

"- Mesela örnek vereyim; bir ressam eserlerini çizecek ve ben bir sergi düzenleyip onları satışa sunacağım. Kâr payını alıp kalanını ressama vereceğim gelirin. Sanat atölyesinde ise çalışanlar, yani sanatçılar çalışmalarını yapacak. Burayı bir nevi okul ya da laboratuvar gibi düşünebilirsiniz."

"- Peki, neden biz? Yani neden sanat? Bu alan hiç değer görmüyor farkındaysanız ve işiniz batabilir. Yine'de bu işe kalkışmak istiyor musunuz?" Dedi sarışın güzel bir hatun.

"- Sizi seçmemin özel bir sebebi yok. Sokakta denk geldim sadece o kadar. Bu sadece sizinle sınırlı kalacak bir iş değil zaten. Ben tüm ülkede iş yapan bir sanat kolu üretmek istiyorum. Tanıdığınız başka sanatçılar varsa kendilerine iş teklifimi anlatın lütfen. Batarsam'da sorun değil ayrıca, babam ben bir nine olana kadar bana bakabilecek maddi güce sahip. Bu yüzden içim rahat. İkinci sorunuza gelirsekte... Önce ben size sorayım; neden sanat?" Yüzümde konuşurken hep sevecen bir ifade vardı. Gülümseyen yüzümle, tatlı bir ses tonuyla konuşuyordum.

"- Çünkü sanatımı icra ederken kendimi özgür ve mutlu hissediyorum. Baskı altında olmadan, hayal gücümün beni götürdüğü yoldan gidiyorum."

Gülümsememi büyüttüm.
"- Ben de aynı şekilde. İşte bu yüzden sanat. Sanata önem veriyorum çünkü ben'de bir sanat aşığıyım ve sanatçıyım. Şimdi anladınız mı?"

"- Anladım."

"- Peki işiniz batarsa bize ne olacak?"

"- İşim battı diye tası tarağı toplayıp kaçmayacağım, merak etmeyin. Olası bir sorunda babam halleder ve ben işime devam ederim."

"- Peki maaşımız ne kadar olacak?"

"- Aylık --- kadarlık bir maaşınız olacak. Ek olarak değeri yüksek olan bir iş ortaya çıkarırsanız ondan gelen kâr payının büyük bir çoğunluğu sizin olacak. Ayrı olarak özel gösterimler'de'de ek ücretinizi alacaksınız. Ayrıca içiniz rahat olsun. Çok zor koşullar olmadıkça işten çıkarma olmayacak ve mesela yeni bir şiir yazmanız için baskı uygulamayacağım."

Biraz sessizleşerek onlara anlamaları için fırsat verdim. Sonra'da elimle hizmetçilere işaret verdim. Ellerindeki sözleşme dosyalarını herkesin önüne tek tek koydular.

"- Bunlar iş sözleşmemiz. Benim şartlarım ve gereken her şey orada. Eklemek istediğiniz bir şey varsa ekleyin lütfen, değerlendirilecek. Şimdi bir karar vermek zorunda'da değilsiniz. Dosyayı alın ve gidin. İnceleyin. Kararınızı verdiğinizde ise gelip işi alıyorum deyin. Benim bolca vaktim var, beklerim. Şimdi, gidebilirsiniz."

Kötü Kadın KlişesiWhere stories live. Discover now