Görünmez Adam

411 44 3
                                    

Alaric Arsen'in anlatımıyla, toplantı günü, akşam vakitleri;

İmparatorluk bahçesinin mermer tasarım uzun koridorunda yürürken elimdeki kalemle deftere bir şeyler çiziyordum.

Başımı yerden kaldırmadan bahçenin mermer kısmından çıkıp ağaçlık alanına geçtim. Otların arasında yürürken bir aura hissetmiş gibi olup başımı kaldırarak etrafı inceledim ama yakın çevremde kimseyi göremedim. Ağaçlardan birinin altına geçip oturdum. Dizlerimin birini bağdaş yapmış, diğerini uzatmıştım, uzattığım dizimi hafif kırarak kendime doğru çekmiştim. Elimdeki kalemle deftere dokunuşlar atmaya devam ederken gözümün önünde doğanın güzel görüntüsü vardı.

Çocukluğumdan beri ya görmezden gelinerek ya da işkence çekerek yaşamıştım. Bana okuma yazmayı öğretmeden önce 'yok gibi' yaşamam gerektiği öğretilmişti. Hiç var olmamış gibi yaşadığım yıllar boyunca durduk yere işkence çektiğim anlar sıkça yaşanmıştı. En çok acıtan şüphesiz görmezden gelinmekti. Babam, kardeşlerim, üvey annem, hizmetçiler... Hepsi beni boşvermişti. Bana bakıyorlardı ama beni göremiyorlardı. Ben konuşuyordum ama beni dinlemiyorlardı. Doğduğumdan beri bu muameleye maruz kalarak büyümüştüm.

Derin bir nefes bırakırken elimdeki kalemi bıraktım ve çizdiğim sayfayı yırtıp birkaç parçaya ayırdım. Kara büyümle parçalanan kağıtları yaktım. Ardından başımı arkamdaki ağaca yaslayarak gözlerimi kapattım.

Dolunay gökyüzüne tırmanıyordu. Cordelia'nın çay partisi'de ulusal toplantı'da saatler önce sona ermişti.

Tüm bunlardan önce, toplantı bitimine doğru kara büyünün efsanevi hükümdarı Marlon Morano De Valentin ile görüşme şansına erişebilmiştim. Onunla kara büyü hakkında uzun uzun konuşmuştum. Bu süre zarfında diğer krallık hükümdarları, elçileri ve varisleri'de bizim sohbetimize tanık olmuştu. Özel yeteneği olmayanlar ne konuştuğumuzu duyamamıştı.

Cordelia'nın kardeşi Cosey'de toplantıya katılabilmişti çünkü dük Felicsher Allister ondan dükalığın otomatik olarak varisi olduğundan toplantıya katılmasını rica etmişti. Cosey, Cordelia imparatorla evlendiğinden otomatik olarak varisliğini bıraktığı için ona kalan mevkiyi reddetmemişti çünkü annesine olan mesafeli tavrını babasına göstermek istemiyordu. Onunla yakınlaşabilmek için varisi olması gerekiyorsa onu'da olacağını düşünüyordu. Yüzü ifadesiz olsada bakışları her şeyi ele veriyordu. En azından insan sarrafı olan ben bakışlarının anlamını az çok anlayabiliyordum.

Marlon Morano ile konuşurken evli olduğunu hatta bir bebek beklediğini öğrenmiştim. Bundan önce zaten ilk eşinden üç çocuğu olduğunu söylemişti ancak şu an doğacak bebeği çok önemliydi. Annesi gibi şifa elementine hükmeden bebek sayesinde karısının ölümcül hastalığı iyileşiyordu. Ayrıca bana bebekten kara enerji sezdiğini söylemişti. Yani doğacak çocuk hem annesinin hem de babasının güçlerini taşıyan bir melez yetenekli olacak gibi duruyordu. Bu da onu diğer insanlardan daha özel kılıyordu tabii.

Marlon Morano'nun karısı Gracelýnn Mâer ile de tanışma şerefine nail olmuştum. Bir azize olan bu kadın etrafına bembeyaz berrak bir enerji yayarken rahim bölgesinden kapkara bir aura süzülüyordu. Yine de bebek babası kadar karanlığa bulanmamıştı. Enerjisinde beyaz ışıklar olduğunu görmüştüm. Aslında beyaz ve kara enerji iki ayrı yerden geliyor gibi gelmişti bana. Buradan yola çıkarak muhtemelen kadının ikizlere hamile olduğunu ve bebeklerden biri babasının güçlerine sahipken diğeri annesi gibi bir aydın diye düşünmüştüm ancak eğer yanılmıyorsam doğumda sürpriz olması için hiçbir şey söylememiştim. Belki de başka bir mesele vardı bilmiyordum. Sormaya da çekinmiştim.

Sıkılarak tekrar kağıdıma ve kalemime sarıldım. Sessiz geçen dakikalar boyunca gergince kalemi oynatıp bir kuş resmi çizdim.

Dalmış olmalıyım ki bir anda kulağımın arkasından gelen sesle irkildim.
"- Kanadı yamuk olmuş."

"- Sen ne ara buraya geldin?"

"- Daldığın zaman etrafında ki hiçbir şeyi farketmiyorsun prens hazretleri. Ondan gelişimi görmemen normal." Prens hazretleri derken iğneleyici bir tınıyla konuşan adama kaşlarımı çatarak anlamayarak baktım. Bakışlarıma karşın hiçbir şey söylemeyip kalemimi aniden elimden aldı. Dizlerime yaslı defteri çekmeden ona doğru eğilip kanat kısmını silerek çizmeye başladı. Kanadı çizmeyi bitirip ayağa kalktı. Kalemi olduğu yerden aşağı bıraktı ve arkasını dönüp ellerini ceplerine sokarak saraya yürümeye başladı.

"- Ne oldu lan az önce?" Kendi kendime mırıldanırken bu adamın sağının solunun belli olmadığını düşünüyordum.

Yazım yanlışları için kusura bakmayın.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Kötü Kadın KlişesiWhere stories live. Discover now