Takip Edilmiyordun, O Gün

112 12 99
                                    

Minho doğum gününde çınarına gitmeye karar verdi. Bunu her yıl tekrarlıyor, hiç sıkılmadan orada tek başına kendine tekli pasta üfleyip kesiyordu.

Ne zamandır yalnızdı hiç bilmiyordu. Aşık olmak gibi bir lüksü hiç olmamıştı, sıkı çalışıyor ve bir yerde de müzik yapıyordu.

Sesinin güzel olduğunu söyleyen, ona sarkan kadınlar ve erkekler vardı elbet. Yine de Minho en sevdiği gitarını kenara koymuş tek başına çıkmıştı çınarının yönüne.

Yanında neden kimse yoktu gerçekten bilmiyordu. Düşününce bunun kendi suçu olmadığını da biliyordu. Seungmin diye bir dostu vardı bir. O da Minho'nun doğum gününü unutmuş olmalıydı.

Seungmin böyle şeylere pek önem vermezdi. Changbin ile görüşmeye başladığından beri de pek görünmez olmuştu. Minho için bu durum sadece sıkıcı geliyordu.

Hayatı neden bu kadar sıradandı, ne eksikti bilmiyordu pek. Para kazanması gerekiyordu. Annesi çok hastaydı ve onun tedavisi için çok paraya ihtiyacı vardı.

Annesi sağlıklı olsa ona yosun çorbası yapar mıydı?

Minho bunu bir an düşündü. Hastanede görüş yasağı başlamıştı, bu yüzden onu ziyaret de edemezdi şimdi.

Yalnız değil yapayalnız hissetti kendini. Ağzında bir sakız vardı durumunu normalleştirmek için. Cildine değen rüzgarı hissediyor, bunu kutsal bir değer gibi yüreğine basıyordu.

Zaten yanan kalbinin sesini bastırmak için bir kova su, bir miktar rüzgar ve annesinin iyileşeceğine dair umut lazımdı.

Çınar eski bir çınardı. Çocukluk yıllarında deniz kenarında daha çok ağaç olduğunu anımsıyordu Minho, şimdi pek de bir şey kalmamıştı. Yana bir avm, bir de park yapılmıştı. Çınar ise tarihi değer diyeydi galiba, kalmıştı. Minho böyle düşünüyordu.

Çınara gitmesi bir süre alacaktı. Seul uzak sayılırdı bu şehre. Yine de üşenmeyecekti bu genç adam. Sanki çok önemli bir şey unutmuş gibi onu çeken şehre geri dönüyordu.

Otobüse bindi. Pastayı ünlü bir cafeden alacaktı. Küçük şehrin ünlü bir fırınıydı burası aslında. Tamam ünlü falan da değildi, tek fırınıydı. Minho bunun güldüren bir detay olduğunu düşünüp otobüste başını cama dayadı.

O sırada bir mesaj geldi.

Seungmo: Canım, doğum gününü unuttum sandın ama seni bulamıyorum. Neredesin, geleyim. Pasta ve hediye aldık sana. Kırdıysak özür dilerim, sürpriz olsun istedim :(

Minho gülümsedi otobüs hareket ederken. Kalbi bir an rahatlamıştı. Kırıkları var mıydı bilmiyordu ama kırıklardan kan akmıyordu şu Seungmin sayesinde.

Minho bazen ölümü düşlerdi. Hayatın zor olduğu dönemlerde annesi vefat ederse anında onu takip edeceğini söylerdi kendine. Annesi ise yarım yamalak tutunduğu hayatta Minho'nun üzülmesini ister gibiydi.

Minho onu andı, Seungmin'i andı bir an. Ona hızlı bir cevap karaladı. Akşam geleceğini söyledi, zaten barda sahnesi vardı. Akşam bara gelirse arkada kutlarlardı.

Seungmin bunu daha da kısa bir mesajla onayladı. Minho telefonunu kilitleyip cebine sokuşturdu. Camdan dışarıyı izlerken uyuyakaldı.

Rüyasında çok tatlı bir çocuk vardı. Minho eğilip onun başını eğdiği yere baktı. Çocuk eliyle çınarın toprağını narince kazar gibi oynarken Minho onu tanıdığından emindi. Kalbi yalan söyleyemezdi.

Gözlerinden birer damla yaş akarken dehşetle uyandı. Elini kırık kalbine koydu ve gözlerini sildi kendi duygularına anlam veremezken. Yanındaki yaşlı hanım ona peçete uzatırken "İnanın bilmiyorum, kabus gördüm sanırım" diye sessiz soruyu nazikçe cevapladı.

Burnunu çekti, otobüs otogara girerken hanım ona üstten çantasını verip gülümsediğinde Minho da çantayı kibarca kavrayıp selam verdi.

"Uyudun yol boyu, sıkıldım" dedi hanım.

"Ayıp etmişim" dedi Minho elini ensesine atıp. Dün bütün gün barda olduğunu bu yabancı hanım bilse neydi bilmese ne.

Hanım güldü, tekrar verilen selamı aldı. Çıktı gitti.

Minho da otobüsten indi. Denizin olduğu yerde meltem bambaşka oluyordu. Bu nedenle gülümsedi. Çınara gitmesi gerekiyordu. Bundan önce ise kendi kutlamasını yapabilmek üzere pasta alması.

Pastayı aldı. Çınara giden yol avmnin arkasına denk geldiği için yol ıssızdı. Sadece biri vardı önünde yürüyen, otogardan beri bu adamın arkasında yürüyor gibi olmak Minho'yu tedirgin etti.

Neyse ki saçları omzunda görünen bu adam bir an duraksadı. Arkasına döndü.

Meltem saçlarını yalarken Minho onun büyüleyici olduğunu düşündü bir an. Gözleri büyürken pastanın poşetini sıkı sıkı tuttu.

Hyunjin onun kasılmasını çok da belli etmemeye çalışırken sevgiyle izledi. Bu adam her yıl otobüse biner, bu şehre gelirdi.

Hyunjin onu tüm yıllar boyunca bekleyen narin kalbinin çok hızlı attığını hissetti.

Minho hemen bir adım geri attı. Önündeki genç adam takip edildiğini sanarsa onu korkutmuş bile olabilirdi.

Ama Hyunjin önüne döndü. Çınarın ilerisinde, uçurum kenarına oturdu. Minho onun düşebileceğini düşündü bir an. Bu nedenleydi değil mi?

Kalbinin hızı?

My Love From 2018 // HyunHo ✔️Where stories live. Discover now