İzlerdin, Kendi Evinden

43 7 22
                                    

A/N: Finale kadar atıyorum, beklemek istemedim. Öperün.

Minho öyle selam verince Hyunjin kalakalmış postürünü düzeltemedi bile. Zaman uzarken Minho artık utancından yerin dibindeydi. Elini abukça indirip çaresizce baktı Hyunjin'e.

Hyunjin konuşmadıkça gerilen Minho sonunda sessizliği aradaki kırık çite yaklaşıp konuşarak bozdu.

"Şey, selam."

Hyunjin'in şoku Minho'yu Hyunjin'in mektubu bilmiyor olmasına inandırdı. Tekrar elini ensesine attı Minho, devam etti.

"Bir şey söylesene?"

Hyunjin sonunda aralık dudaklarını kapattı, gözlerini normal açıklığına çevirdi. Minho'yu ölçüp biçiyor gibiydi. Minho utancından gerçekten artık öleceğini düşünürken Hyunjin sormadan cevap vermek istedi.

"Burası benim evimdi."

Hyunjin yutkundu, Minho çitin diğer tarafında gözlerini kırpmadan ruhuna akıyordu ya Hyunjin gerçekten kalp krizi geçirecek gibi hissediyordu.

Mektubu bulmaya mı gelmişti sahiden?

Hyunjin tek şey hissetti.

Umut.

Minho ise gerçekten küçücük kalmıştı. Sonuna Hyunjin şokundan çıkıp mırıldandı.

"Biliyorum."

Minho onun mırıltısını duyamadığı için soru sorar gibi baktı ona. Hyunjin gülümsedi sonunda.

Minho evindeydi evet, ama şimdi evinde gibi hissetmişti nedensizce. Hafif rahatladı karşısında gülen yüzü görünce.

Hyunjin bir anda dudakları titremeye başladığı için Minho onu izlerken gülümsemesi de solmasın diye başıyla selam verdi. Başı eğikken konuştu.

"İşine bak diyordum, tanıştığıma memnun oldum komşum."

Minho onun hızla evine girmesine anlam vermeye çalışamadı bile. Elini uçuç böcekleri kadar yaramaz olan kalbine koydu, güldü.

"Ölüyordum be" dedi kendi kendine, "Kendi evimin hırsızı sanılacaktım resmen!"

Hyunjin kapattığı kapının ardına yaslandı. Yongbok merak dolu mahmur gözlerini arkadaşı, dostu ve birçok şeyi olan bu adama diktiğinde Hyunjin derin bir nefes alıp ciğerlerini normalliğe davet etmeye çalışıyor gibiydi.

Yongbok'un kımıldadığını fark eden Hyunjin ona çevirdi bakışlarını. Yongbok soru sorar gibi bakıyordu.

"Yan komşu gelmiş de" dedi Hyunjin, "Biliyorsun o eve kimse gelmezdi. Bir anda komşu görünce ben-"

Yongbok tatlı bir kıkırtı bıraktı. Kalktı, mahmur gözlerini yumuk elleri ile ovarken Hyunjin'e yaklaştı.

Hyunjin muzır bir ifadeyle onun gelişini izledi. Sonra onu bir anda sarıp kendine bastı. Yongbok için bu durum aniydi. Kendisi sarabilirdi evet, yine de Hyunjin genelde gıcık tipin teki olarak Yongbok gibi bir sarılma böceğini itip dururdu.

Kesinlikle tuhaf şeyler oluyordu.

Hyunjin onu eğmiş ciğerlerine saplamaya çalışır gibiyken Yongbok sordu.

"Hyonjön iyi mösön?"

"Bir saniye böyle kalalım, lütfen" dedi Hyunjin kafasını kaldırmış tavana ilginç bir yüz ifadesi ile bakarken.

Yongbok uyum sağladı. Sarılan genç adamı sarmadı ama, ona vakit veriyordu. Hyunjin de uzun kalmadı, sarılmayı kesip yukarı koştu.

Yongbok eliyle deli yaptı kalbi de hızlıyken.

Hyunjin elini yan camın perdesine yaklaştırdı. Işıkları kapalıydı, gün de ağarıyordu. Onu görmemesi için Minho'nun görüş açısını kafasından hayal eden Hyunjin sonunda yere çömeldi. Koyu perdeyle tülün arasına soktu kafasını. Gözüne kadar yükseldi.

Minho duraksamayı kesmişti. Kazmayla olabildiğince zarar vermeden toprağı kazıyordu. Üstündeki montu çıkardı Hyunjin onu izlerken, kenara koydu. Terlemişti.

Bir mektubun peşinde ne yaptığını kendi de bilmiyordu ama bu süreci zihnini kanatan tırnakları çıkartmak için takip etmek zorunda hissediyordu kendini.

Minho Hyunjin'in izlediğini fark edemezdi. Açı çok tersti bir kere, bir de Minho çok odaklanmıştı ki kağıdı yırtmadan bulmak mümkün olsun.

Hyunjin onun artık çok yorulduğunu tahmin ettiğinde mektubu sakladığı yere daha çok uzak olduğunu da fark edip güldü. Bu tuhaf oyunu oynamak onun için korkunç bir terk ediliş bile olabilirdi ama Hyunjin fark edilenin kendisi olduğunu anladığında umutla aşağıya bakmayı kesip alt kata indi.

Yongbok sessizce gitmişti. Kim bilir neden sessizliği tercih etmişti? Hyunjin onun içini bilse de bazen ona anlam veremiyordu.

Hyunjin mutfağa geçti, perdeyi bilerek hızla açtı. Sonra tülü de hızlıca çekti. Minho onu fark edince beyaz kıyafetinin kollarını nazikçe sıvadı.

Minho elinde bir kazma, alnından ve sırtından terler akarken mutfak camından görünen Hyunjin'i izlemeye başladı istemsizce.

Hyunjin bileğindeki tokayı nazikçe ağzına aldı, saçlarını narin birer çiçekmiş gibi toplayıp ağzındaki tokayla tutturdu. Odaklanmış olması Minho için şanstı. Görülmediğini düşündüğü için periyi izlemeye devam etti.

Zaten çok yorulmuştu.

Hyunjin bir yemek yaparken dikkati ocaktaydı. Minho onu izliyorsa diye kendine çeki düzen verdiği doğruydu ama Minho'ya yaptığı ilk yemeğe de özeniyordu.

Minho artık toprağa oturmuş, nefes nefese iken çitin önünde belirdi bu yeni dostu, ezelden beri peri olan. Minho onu merakla izlerken gülümsedi sonra. Ve tamamladı.

"Gel de bir şeyler ye, ayrıca sana bir üst bir de pantolon lazım. Nereden geldin, nereye gidiyorsun bilemiyorum ama bu halde yollarsam içim içimi yer."

Minho gülümsedi Hyunjin'i izlerken, onayladı kalktı.

Hyunjin kalbinin ağzına çıkmasının nedenini bilse de yine de kendi heyecanını anlamlandıramadı.

Hep bugünü beklememiş miydi?

Neydi bu aşırılığı?

My Love From 2018 // HyunHo ✔️Where stories live. Discover now