Ağlayarak Buluyordum, O Gün Yolumu

55 8 24
                                    

Minho elini yüzüne attı, nedense mektuba çok duygulanmıştı ve dolu gözleri sonunda kaldıramayıp boşalmıştı.

Minho güldü inanamayarak. Çoktan güçlü olduğunu düşündüğü yılları bile geçmişti. Taş kesilmiş kalbi, hastalık dolu evi ve sertleşmiş bedeni ile kendini bir daha üzülmez sanmıştı. Yıllardır daha da güçlendiğini düşünmüştü.

Hayallere daldı istemsizce. Tek katlı yıkık dökük evlerinde üşüyordu işte.

Miyeon üşümesin diye onu sardığı günü dün gibi hatırlıyordu bir de. Minho mektubu tutarken başını önüne eğdi. Hıçkıra hıçkıra ağlarken burnunun ucuna koydu elinin dışını. Nazik nazenin bir papatya gibi boynunu eğip dakikalarca ağladı.

Dönüp baktığında ağlama nedeni kendisiydi. Miyeon gerçekten neden böyle bir yaşamı hak etmişti? Minho ona hiçbir zaman çatısı akmayan bir evi bile vaat edememişti.

Minho çok içerledi.

Sonunda kendine geldiğinde yağmur yağıyordu, eve dönmesi için de çok az vakti kalmıştı. Otobüsle üç saat sürdüğünü düşünürse bara anca yetişecek gibiydi.

Çınar onu yağmurdan korurken başını kaldırdı Minho, ileri baktı. Uçurumun başından daha net belli olacağını düşündüğü dalgalı deniz şu an gri olmalıydı.

Minho yağmurun yapraklardan sızıp üstüne dökülmesini hissetmek için acıyla gözlerini kapattı.

Miyeon üşüyor olmalıydı.

Sonunda kalkacak gücü bulduğunda uçurumun başındaki şey dikkatini çekti. Minho merakla kalktı, uçuruma yürüdü sakince. Uçurumun başında ayıcıklı minik bir anahtarlık, anahtarlıkta minik bir anahtar vardı.

Minho kutusunu çevirip baktı. Tam anahtarın da kilit kadar küçük olduğunu idrak ediyordu ki Hyunjin seslendi.

"Anahtarımı kaybettim, buldun mu?"

Minho döndü baktı ona. Hyunjin saçları yağmurda sırılsıklam, hızlı adımlarla ona geliyordu. Minho anahtarı denemek istedi çıldırmış gibi. Karşısındaki genç adamı denemek, onu sınamak istercesine anahtar kilit uyumunu merak ediyordu.

Hyunjin elini uzattı. Minho kıpkırmızı gözlerini kaçırıp anahtarı uzatırken ona bakan Hyunjin gözlerini kaçırmıyor diye tekrar ona baktı.

Göz göze geldiler. Minho hafif, tatlı bir gülümsemeyi dudaklarına taktı. Hyunjin de gülümsedi.

"Kız kardeşimin günlüğünün anahtarı" dedi tatlı bir dille.

"Çocuksu bulmuştum" dedi Minho aynı bal tonunda.

Hyunjin anahtarı Minho'nun ellerinin içinden kavrayıp aldı. Minho tuhaf bir elektriğin bütün bedenini sarması ile gözlerini kırpıştırdı. Hyunjin sadece gülümsedi, başıyla selam verirken göz temasını kesmedi.

Minho onun bir an kutuya, bir an da mektuba baktığını hissetmişti ama bunu kanıtlama şansı olmadan Hyunjin tekrar bir selam verdi keyifli bir şekilde.

"Doğum günün akşam bari şenlenir umarım."

"Garip" dedi Minho, sonra gülümsedi, "Arkadaşım kutlayacak, merak etme."

"Merak etmiş gibi miyim?" diye güldü Hyunjin.

Minho güldü.

"Evet" dedi keyifle.

"Eh" dedi Hyunjin. Anahtarı sallayıp avuç içine aldı, gözlerini keyifle çekti. Sonra kendine yolları yar eyledi.

Minho onun dönüp bakmasını çok istedi. Nedenini bilmiyordu ama tuhaf şeyler oluyordu o gün. Takılmaması gerektiğini de biliyordu.

Zaman kaybettiğini fark edince avuç içine baktı bir an, ayıcıklı anahtarlık gidince sanki onu tutan el kaybolmuş gibi bir serinlik kapladı ciğerlerini. Minik bir anahtarlık, elinin içinde gezinen üç parmak ucu. Neden böyle hissettiriyordu ki?

Minho poşetine çöplerini doldurdu, yağmurda o giden adam kadar sırılsıklam olmuştu. Çok çabuk üşütürdü, bu durum onu korkuttu.

Güzeller güzeli bir dost edinmişti uçurum başında. Her ne kadar dostunun bundan haberi olmasa da.

Hapşırdı. Çöpleri geri dönüşüme atmak üzere kenara, piknik örtüsünü çantasına, çantayı sırtına derken yola koyuldu. Biletinin vakti gelmiş sayılırdı. Bu nedenle çöpleri hızlıca ayrıştırdı. Hemen yola koyuldu.

Otobüse yetişmişti. Pastadan bir çatal bile alamamıştı ama Minho yine de ona buna, bir şeylere ağlamıştı.

Bu nedenle yıllık tuhaf ritüelini tamamlamış gibi hisseden Minho yolda çantasından havlu çıkarıp -ıslanabilme ihtimalini ve hastalanma hızını biliyordu- saçlarına attı.

Yanındaki yaşlı adam güldü onun haline. Minho biraz enerjik olduğunu düşündü ama amca konuşurken gözleri kayıyordu.

Hyunjin dışarıdan otobüsün beş numaralı koltuğunda oturup koridor tarafındaki adamla muhabbet eden Minho'nun gülüşünü bir an olsun izlemişti, gülümsedi sırılsıklamken.

Minho en azından günü güzel tamamlamıştı.

Kendini merak etmediğini anladı Hyunjin, bunu böyle düşündü. Eve hemen gidişinde vardı umutlarını yitirmesine neden olan kötü kader.

Hyunjin Minho cama dönünce başını çevirdi, gözyaşları yağmurla birleşip yanaklarından akarken.

İşte o gün umudunu bininci kez kaybetti.

My Love From 2018 // HyunHo ✔️Where stories live. Discover now