İlk Mektubundu, Bu Bana

72 10 36
                                    

Minho hızla toprağı tamamen açtı. Dikdörtgen bir metal kutu bulmuştu. Nedense bu durum onu aşırı heyecanlandırdı.

Çevresini kontrol etti önce. Kimse yoktu. O sarışın gideli de olmuştu, onu gören yoktu.

Minho kutuyu açmak üzere elini kenarına attı. Minik bir kilit vardı.

Buna bir an canı sıkılan Minho toprağa döndürdü bakışını. Metal kutunun altında anahtar bulabilme umudu ile kutuyu çevirdi, tekrar toprağa döndü.

Hyunjin kendini bildi bileli mutlu bir çocuktu. Hiçbir zaman hüzün ona uğramamıştı. Çok sevdiği çocukluk arkadaşları hâlâ duruyordu hayatında, ailesinin gözbebeğiydi aynı zamanda.

Ama bugün, her yıl bugün kalbi kırılıyordu mektubunu görmeyen Minho yüzünden. İşte bu yüzden onun gelebileceği saatten önce çınara uğramış, bugün yeni bir mektup gömmüştü metal kutunun altına.

Umutluydu, umutluydu yalnızca.

Minho çok değişmemişti. Güzel yüzü iyice uzayıp yetişkin bir erkek simasına dönmüştü sadece. Bir de gözleri dolmuştu, Hyunjin onun tsunamisinde boğulmaya dünden razıydı ama onun da kalbi kırılıyordu.

Gün geçtikçe umudunu kaybediyor, arkadaşlarına kendini ifade edemiyordu.

Bugün ise farklıydı, Hyunjin yine umutlanmaya hakkı olduğunu düşünmüştü. Yongbok'un fırınına uğramak istedi. Bu nedenle direkt şehrin tek fırınına yürüdü. Ayaklarını sürüyordu ama nasıl anlatırdı bilmiyordu?

Kalbi koşuyordu.

Minho sonunda mektubu buldu. Bu mektup olabildiğince taze ve tek parça görünüyordu. Kutunun aksine pas kir tutmamıştı.

Minho ellerinin heyecandan titrediğine emindi. Birinin birine mektubunu bulmuş, onların gizli hayatına adımını atıyordu işte.

Bu nedenle derin bir nefes aldı. Mum kendi kendine sönmüştü, Minho fark bile etmedi. Mektubu titrek parmakları arasına takıp yabancının mektubunu utançla, merakla araladı.

Gözleri büyüdü.

Değerli Minho,

Bu sefer beni bulabildin mi? Bu yıl, Ekim 2022'de buluşabildik mi?

Minho mektubu hızlı okumak istedi. Kalbi göğüs kafesinden çıkmaya çalışıyordu. Kim mektup yazmıştı ona?

Gerçekten!

Minho bu şehirden kimseyi hatırlamıyordu.

Beni unuttun mu yoksa? Yüzüme boş bakıp geçtin mi sokakta ben seni bütün ölümlü hislerimle takip ederken?

Minho,

2018'den beri takip ediyorum buraya gelişini. Sadece umut ediyorum, bir gün beni kendi yılında yakalayabileceksin diye.

Kutu senin.

Merak eder misin bilmiyorum. Seninle ilgili çok şeyi kaçırdım son yıllarda. Yine de bir umutla onu saklamanı umut ediyorum.

Kutu sana.

Minho, beni bulmaya çalışacak mısın?

Bir umudum vardı, nedensizce umut etmiştim beni geçmişine gömmemiş olmanı. Sakin bir meltem saçlarını tararken yanında oturmayı ümit ediyordum.

Ben rüzgar saçlarımı her dağıttığı anda uçuç böcekleri parmak ucuma konmuş da onu ürkütmemeye çalışır gibi şen ama korkak hissediyorum kendimi.

Bazen rüzgar fırtına oluyor, deniz dalgalarını yüreğimde çalkalıyor. O günlerde uçuç böcekleri panik yapıyor gönlümde.

Ya şimdi üşüyorsa? Ya şu an üzgün de bu yüzden fırtınaysa?

Aklımı dolduran korkutucu düşünceler kalbimi yeniyor, fırtına çıktığı her gün gizlice ağlıyorum.

Kutu seni hatırlatır.

Bana.

Bulacak mısın beni?

Gelecek yıl burada?

Belki diyorum, mektubu bitiremiyorum. Bunu da göremeyeceksin biliyorum. Yine de umut, ümit işte. Biraz hüzün verici olsa da ağlamıyorum.

Artık büyüdüm çünkü. Gözlerine dolan her damla kadar büyüdüm. Büyümeyi istemiyordum. Ne yazık, artık beş yaşında değilim. Şen olmama rağmen fırtına çıktığı günler evimin ikinci katında, denizi gören camı açıp rüzgarı içeri davet ediyorum.

Biliyor musun Minho?

Deniz kokan cildin olduğunu tahmin ediyorum. Belki de ağladığında, tuzlu birkaç yaş döktüğünde iz bile kalmıyor senden.

Düşünsene Minho.

Bu mektubu bulamayan sana kaç yıldır yalvardığımı? Yalnız hissediyor musun diye düşünürken arkadaşımla içtiğim minik bir bardak çayın zehir olduğunu?

Bir minik ay çöreğinde bulduğum gökyüzü izlerini?

Deniz kokuyor mu cildin?

Ben hiç yakın olamadım sana. Bu mektup da yok olup toprağa karıştığında kutuya kopyasını bırakacak kadar adi bir yüreğe sahibim.

Adi çünkü umuyor. Bu sene kavuşmayı umuyor. Delirmiş gibi atıyor. Tuhaf bir koku, tuhaf bir sıvı akıyor cildimden.

Bunlar olsa olsa tuzlu birer yaştır.

Minho.

Buldun mu beni?

Söylesene, hiç mi merak etmiyorsun toprağın altında gizlenenleri?

Kendine bir çay demle bu akşam, yeşil değil şu ithal olanlardan. Kardeşin, annen ve baban yokmuş gibi tek başına otur masada. Karşına bir bardak koy, minik beyaz bir fincan.

Her duman tüttüğünde beni hatırla.

Uzattım, Minho. Bu mektubu bulduysan ve bir minik oyun oynamak istiyorsan.

Kalbimi kırmak pahasına kumara giriyorsan.

Bende tüm eller açık. Sana bıraktığım mektubu bulmaya çalış. Bu şehirde bir yerde. Eksilerde olan yaşamımın tek artısı, Minho.

Sana eski evinin topraklarını merak etmeni öneririm. Ama çok umut verme. Çünkü ben o zaman yok oluveririm.

Umutla.

Yalnızlıkla yoğrulmuş gözlerinin yaşlarından öperim.

Minho mektubu dikkatle izlerken Hyunjin Yongbok onun dinlemediğini fark ettiği için aynı şeyi tekrar ederken şoktan çıktı.

Gülümsedi.

My Love From 2018 // HyunHo ✔️Where stories live. Discover now