Sevdiğim Sendin, Mektupların Sahibi

34 7 13
                                    

Minho eve geldiklerinde sıradan bir gün olsun diye mutfağa geçti. Ellerini yıkarken Hyunjin yukarı çıkmıştı. Belki de tek kalmaya ihtiyacı vardı, Minho bu şansı ona tanıdı.

O yukarı çıkıp kapıyı kilitleyince Minho montunu portmantodan alıp cebindekini çıkardı. O sırada bir his cildini parçalar gibi onda büyüdü. Yandaki Hyunjin'in ceketinin cebine attı elini.

Anahtarı hissedince gizlice onu kendi montuna geçirdi. Mektubu da geri koydu. Hemen mutfağa geçti, Hyunjin gülmese de keyifli gibi indi yanına geldi.

İkisi az önce bir şey olmamış gibi sakince birbirlerine malzeme ileterek yemeği hazırladılar. Sonunda oturmuşlardı.

"İthal çayın var mı Hyunjin?" diye sordu Minho bir anda. Hyunjin yazdığı mektuplar çok olunca detayı hatırlamamış gibiydi. Dönüp kalktı, dolaptan çay indirdi.

Minho küçük beyaz fincanları ruhsuz gibi izledi. Hyunjin döndüğünde gülümsüyordu yine. Hyunjin şüphelenmedi.

"Hyunjin" dedi Minho, "Sakin kalmaya çalışıyorum ama ben bir süredir burada kendimi iyiden iyiye yalnız hissettim iki kişi arasında."

"İki kişi mi?" diye sordu Hyunjin, ikinciyi tanımıyordu. Minho ne ara arkadaş edinmişti kendi dışında?

"Bir de fırıncı var" diye uydurdu Minho, "Her ne kadar dostum olduğunu henüz ona söylememiş olsam da."

"Yongbok mu?" diye şaşırdı Hyunjin. Minho onun şaşkınlığını sevimli buldu, cevapladı.

"Gökyüzünü anımsatan çilleri olan, göklerden alınmış ay gibi çörek satan biri. Tanıyor musun da onu?"

"Çörekleri gerçekten çok güzel olur Yongbok'un, çay ile gerçekten" dedi sustu Hyunjin, sofrayı inceler gibi oldu. İthal çay buram buram tütüyordu. Hiçbir şey demedi devamında.

Minho gülümsedi ona. Kutunun o anahtarla açılacağından da adı gibi emindi, Hyunjin'in mektupları yazan olduğundan da.

Bir süre düşünmüştü bunun üzerine. Şehirde kimseyi tanımadığını biliyordu. Komşunun o çıkmasından itibaren şüpheliydi ama mektubun sahibinin incinmesini istemiyordu. Ya başkası ise diye kalbine sahip çıkmak istedi, sakladı mektubu göğsünde.

Şimdi elini uzattığında neden şimdiye kadar ondan uzak durduğunu bilmediği Hyunjin'ine ulaşabilirdi. Hyunjin ise gerçekten fark etmiyor gibiydi.

Çok ağladığı için miydi bu durgunluğu? Minho yürekten merak etti.

Hyunjin gülümsedi sevimli bir şekilde, sofradan kalktı. Minho ağzı açık bakarken yukarının kilitlenip kilitlenmediğinden bile emin gibi görünmezken mırıldandı.

"Bu gece geç gelebilirim, sorun olacak mı? Gerçekten zor bir gündü, yüzüne de bakamıyorum."

Minho şefkatle gülümsedi, onayladı onu. Aklında kutu vardı.

Hyunjin dümdüz çıktı, kalbi ağzındaydı. Minho'nun şansı Hyunjin'in verdiği son izindeydi. Minho o çıkar çıkmaz montuna koştu. Çay bıraktıkları yerde tüterken anahtarlığı çıkardı.

Çantasına koyduğu kutu ile kendini banyoya hapsetti. Anahtar kilide tam oturdu, minik bir klik sesiyle açılan kutuyu korkuyla açtı Minho.

Kutuyu hızla hazmetmek ister gibi karıştırdı. Kutuda tuhaf bir nem kokusu, biraz küf ve bol mektup vardı. Ayrıca minik anahtarlığın ikizi, bir iki minik süs, bir uğur böceği motifi gibi tuhaf çocuksu şeyler vardı.

Minho mektupların yıllara göre dizilmiş olduğunu fark etti. Bir ilk mektuba, bir de son olduğunu bildiği 2021'e baktı. Kalbi çok tuhaftı.

Biraz duygusal, biraz ihanete uğramış hissediyordu kendini. Biliyordu ikinciye hakkı da yoktu, ama Hyunjin onunla oyun oynamış gibi hissetmişti.

Mektubu araladı, parmak uçlarına dökülen sözcükleri sindirmek istiyordu, bu nedenle yavaş yavaş okumak istedi. Yine de Hyunjin cebini fark ettiğinde dönecekti biliyordu. Bu nedenle acele etmesi gerekiyordu.

Kafasını kaldırıp banyoda gözlerini alelacele gezdiren Minho vaktinin dar olmasını gerçekten sinir bozucu bulmaya başlamıştı. Bu nedenle banyodan çıkıp anahtarı salona düşmüş gibi köşeye bıraktı. Tekrar banyoya kilitledi kendini.

Böylece zaman kazanabilirdi.

Suyu hafifçe açtı, sıcağa ayarladı. Banyo kapısının altında minik bir boşluk vardı, dışarıya hafif bir sıcaklık çıksın istemişti.

İşte şimdi hazırdı.

My Love From 2018 // HyunHo ✔️Where stories live. Discover now