Yirmi

3K 218 18
                                    

Ve gülümse şimdi- emre aydın

Perşembe 16.53

Yaklaşık yedi dakikadır Bahadır'ı okulun demir kapısının hemen yanında beklerken uzun bir mesaj atmamak için kendimi son derece zorluyordum çünkü aynı mesajı yaklaşık üç dakika önce atmış ve "Geliyorum." cevabını almıştım. Gelecekti ama kısa mesafeyi düşünürsek bunun bir dakika bile sürmeyeceğini düşünüyordum. Yine de bekleyebilirdim. 

Gözümün önüne gelen dalgalı buklemi arkaya atarken saçlarımı kestirmem gerektiğini düşünüyordum. Geceleri uyurken rahatsız etmeye başlamıştı artık. "Ne yapıyorsun fındık farem?" Sesi duyduğumu gibi kafamı kaldırınca karşımda Sanem ve Bahadır'ı görmemle ben de onlara yaklaştım. Sanem saçlarını yukardan toplamış yüzünde sevimli bir ifade ile bana bakıyorken ona "Selam." dedim önce. Sonra Bahadır'a dönüp "Fındık fareleri kovalasın seni." derken ikisi de gülmeye başlamıştı. Ben de yüzüme küçük bir gülümseme koyarken "Nasılsın Bike?" diye sormuştu Sanem. 

Çok güzel bir kızdı gerçekten. Siyah beline kadar uzanan saçları ve saçları ile aynı ton büyük gözleri ile sıradan görünse bile altında yatan doğal bir güzellik vardı. Üzerindeki okul kıyafeti ile bile parıl parıl parlıyordu zira. 

"İyiyim Sanem. Sen nasılsın?"

Elini havada sallayıp eh işte işareti yaparken "Yani. okul tiyatro biraz yorucu oluyor ama iyiyim. " demişti. Başımı ağır ağır sallayıp çaktırmadan onları biraz daha incelemiştim. Aşırı derecede yakışıyorlardı ve benim zehirli hislerim içime yayılmayı anında kesmişti sanki. Gözlerimle gördüğüm bariyer engelliyordu kalbimi ele geçirmesini. Henüz geç değil gibiydi. 

"Ben nasılım?"

Bahadır iki dakika sessiz kalamayıp kafasını uzatırken Sanem'le birbirimize bakıp gülmüştük sadece. Ben tan ağzımı açacağım zaman Sanem elini yavaşça onun kısa saçlarına uzatıp "Her zamanki gibi tatlısın." derken dilimi hafifçe ısırmıştım. Bahadır sevgilisine tatlı bir gülümseme sunarken sessizce duruyor başka yerlere bakmaya çalışıyordum. Kendimi kötü hissediyordum ve buna bile hakkım olmadığını bilmek daha fazla üzüyordu. Paradoksa girmiş ihtimaller ve hatalar arasında savruluyordum sanki. 

"Neresi tatlı? Zebellah gibi herif."

Ağzımın içinden homurdanırken Bahadır yanıma gelip saçımdan bir tutamı yavaşça çekerken "Ne dedin sen?" diye yalancı bir kızgınlıkla söylenmişti. Ben elinden kurtulmaya çalışırken o da saçımı daha sıkı tutuyordu fakat canımı acıtmayacak kadar da yumuşaktı. 

"Zebellah dedim. Ah bırak beni yavşak Bahadır." Ben hala söylenirken bir an gözüm bize bakıp kahkaha atan Sanem' takıldı. "Kusura bakma duyacakların için Sanem. Senin ben götünü sikeyim. Bırak saçımı şerefsiz."

Sanem daha fazla gülerken biraz sonra Bahadır da saçlarımı bırakmış bana bakarak gülüyordu. Derin derin nefes verirken benimle eğlendiğini bilmek mutlu etmişti. Bahadır'la yakın olmak inanılmaz canlı hissettiriyordu. Ben kızgınlıkla ona bakarken birkaç adımda yanıma yaklaşmıştı. Ayakkabılarımızın uçları birbirine değiyordu. Kalbim hızlanmaya başlarken gözlerim koskocaman olmuştu. O bunun bile farkında olmadan ellerini saçıma atıp düzeltmeye çalışırken insanın hızlı kalp atışından ölüp ölemeyeceğini düşünmüştüm. Öyle bir şey söz konusuysa riskli olduğumu söyleyebilirdim. 

"Saçlarını düzelteyim. Şimdi sen kızlar beni beğenmiyor diye ağlarsın."

Gözlerim Sanem'e kayarken dudaklarını birbirine bastırıp bize baktığını fark ettim. Gözlerinde tatlı bir ifade vardı ve ben o ifadenin altında ezildiğimi hissettim bir an. Utancım bütün vücudumu etkilerken kendimi geriye çektim. 

Yağmurdan Saklanan Balıklar (BxB) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin