Elli Bir

1.5K 120 7
                                    

Can Bonomo- Senin Olmadan Ölemem

Salı 14.38

Aradan bir hafta geçiyor. Bahadır yedi gece boyunca güneşin doğuşunu görüyor. Her sabah onun uyuduğu yastığa sarılarak güneşi izliyor. Sorguluyor sorguluyor. Kendini, hayatı, hatasını her şeyi tek tek sorguluyor. Bir haftadır okula uğramıyor. Babası her gün ona ne olduğunu sorsa da cevap alamıyor.

Bahadır düşünceli biri olmadığını biliyor. Bazen yapacağı, ağzından çıkan şeyleri süzgeçten geçirmediğinin farkında. Belki annesinin ölümünden sonra daha da çok bırakıyor düşünmeyi. Fakat ilk kez bu denli istiyor hareket etmeden öncesinde düşünmeyi. Şayet düşünse hiçbir zaman ne o "Çok yalnızım kendimi öldüreceğim." mesajına ne de "Seni özledim." sözüne cevap verir.
Gidecek yerin mi var temalı cümleyi ise kurduktan sonra oğlanın yeşil gözlerindeki hüznü görmek yerine ahraz olmayı bile diliyor.

Mesajı ilk günden Bike'ye söylememesinin büyük bir hata olduğunu biliyor. Kendince zaten hayatında yeterince sorun var bir de bunu düşünüp kendini üzmesin başlıklı düşüncesini yakmak istiyor.
Küçük oğlanın kafasında kurup düşünmesini hiçbir zaman istemiyor çünkü. Sanem artık onun hayatında eski bir anıdan başka bir şey değil zira. Yine de o çaresiz mesajlara kayıtsız da kalamıyor. Keşke diyor zaman tekrar dönse. İmkansızlığını bilerek susuyor.

En son annesi öldükten sonra kendisini bu kadar çaresiz hissediyor belki. Ona ulaşmak için bir haftada vermediği hiçbir çaba kalmıyor ama Bike ona yüzünü bile göstermiyor. Sadece bir kere gözlerine bakarak onu ne kadar çok sevdiğini söylese yetecek sanki.

Yatağın üzerinde kırışık bir şekilde duran tişörte uzanırken içi gidiyor yine. Kokusu yavaş yavaş uçup gidiyor. Yine de ondan kalan bu eşyaya dokunmak iyi hissettiriyor. Selim eşyaları almaya geldiğinde zar zor akıl ediyor bu kumaş parçasını saklamak.

O günü hatırlayınca irkiliyor birden. Ağlamaktan içi dışına çıkarken Selim kızgın bir şekilde geldiği evde endişeyle kendisini izliyor telkinler veriyor ama yine de kendine gelemiyor Bahadır. Neredeyse onu da götürmesi için yalvarıyor ama kabul etmiyor arkadaşı. Küçük bir bavula sığan eşyaları alıp götürürken arkasından bakakalıyor. O eşyaları odaya yerleştirirken de ne kadar mutlu olduğunu hatırlıyor. Bir daha bu eve asla ayak basmayacak gibi geliyor sevgilisi. Bir daha onu öpmeyecek, gülümsemeyecek.

"Tavayla mı vurdular kardeşim sana?"

Duyduğu sesle irkilip arkasına bakarken Selim'in düz surat ifadesini görüyor. Olayların ilk günleri Selim de ona karşı tavır alsa da bir süre sonra vazgeçiyor. Bahadır'ı bu kadar kötü görmeyeli bir hayli zaman oluyor çünkü.

"Keşke tavayla bir iki yapıştırsalardı."

Dümdüz söylediği şey Selim'in gülmesine sebep olurken Bahadır hâlâ tepkisiz kalıyor. Sanki bir kere gülse her şey daha kötü olacaktı. Sanki o gülse Bike onu bir daha hiç affetmeyecek.

Selim birkaç adımda arkadaşının yanına geliyor sonra. Tam yanına otururken ne diyeceğini bir an bilemiyor. Yaklaşık üç gündür her gün bu saatlerde onun yanına uğruyor. Her gün aynı şekilde bıraktığı gibi buluyor onu.

"Naber?"

Selim formaliteden sorarken Bahadır dudaklarını bilmem dercesine büzüyor. "Nasıl görüyorsan öyleyim. Senden naber?"

Selim son derece üzülüyor bu haline. Bike'nin de ondan bir farkı olmaması daha da üzücü oluyor. Belki biri daha iyi olsa olaylar daha çabuk çözüme kavuşabilir gibi geliyor.

Yağmurdan Saklanan Balıklar (BxB) Onde histórias criam vida. Descubra agora