Kırk Dört

2.3K 180 38
                                    

( Herkese merhabalar, umarım iyisinizdir♥️♥️.Aslında bölüm sonu notlarını tercih ediyorum ama söyleyeceklerimi bölüm başında söylemem daha doğru olur gibi geldi. Hiçbir zaman oy ve yorum kovalayan biri olmadım ama motivasyonumu onlarla toparladığımı söylemek yanlış olmaz. Bu kitabı yazmayı çok seviyorum ama birkaç arkadaşım dışında yorum almaması beni üzüyor ve yazma isteğim gidiyor. Sizden ricam satır arası da olsa fikirlerinizi paylaştığınız bir yorum dahi olsa yazar mısınız 🥺🥺 Ve kitap nasıl gidiyor önerileriniz eleştirileriniz nedir bunlardan da bahseder misiniz? Çok teşekkürler öptümmm keyifli okumalarr😭🥰)

Ana La Habibi- Fairuz

Pazartesi 17.47

Pencereden akıp giden arabaları izlerken kırmızıları sayıyordum. Küçükken oyuncaklardan çıkan kırmızı arabaları biriktirir beş taneden fazla olunca merdiven trabzanlarından onları yere atar yarış yapardım.
Hangisi daha erken düşerse o birinci olurdu.

Bir süre sonra kırmızı arabaları oyuncakların içinden çıkmamaya başladı. Ben bunu fark edemedim bile çünkü bir süre sonra kırmızı araba aradığımı bile unuttum. Yeni bir sürü oyuncak buldum onlarla oynadım.

Bir gün sabah uyandığımda kırmızı bir arabayı başucumda görünce tekrar aklıma düştü. O gün ablamın bana kırmızı araba bulmak için bir tane oyuncak yumurta aldığını öğrendim. Akşama kadar o arabayla oynarken artık eskisi gibi bana keyif vermediğini anladım sonra.

Kırmızı araba yine gelmişti. Hem de ben aramadan tam başucumda oynamam için beni beklemişti. Ama ben artık onunla oynarken eskisi gibi mutlu değildim. İstekli değildim.

Şimdi kafenin penceresinden akıp giden arabaları izlerken ablamı bekliyordum. Tıpkı kırmızı arabayı çok zaman sonra gördüğüm gibi ifadesizdim.

Bir zamanlar ablamla yan yana olmak, konuşmak için çok çaba harcamıştım. Benimle eskisi gibi olması için her şeyi yapmıştım ama o her seferinde daha da kırmış daha da yıkmıştı yollarımı. Şimdi onu en ihtiyacım olduğu zamanda yanımda görmek bile beni mutlu edemiyordu.

Yaşadığı şeylerin zorluğunu anlıyordum. Bir çocuğa göre hayatında baş ettiği şeylerin onu böyle amansız hislere hapsetmesini anlıyordum. Ama bazen anlamak birini affetmenize yetmiyordu. Anlamak giden zamanı ve yaşadığınız acıları geri getirmiyordu.

Onu beklerken ne konuşacağımı bile bilmiyordum aslında. Ablamla nasıl konuşulur bilmiyordum. Ben küçük Zehra ile birçok anı paylaşsam da şimdiki ile çok yabancıydım.

Telefona gelen mesajla birden yerimde dikleşip ekranı açtım. Gördüğüm isimle yüzümdeki ifade birden değişti. Gülümsedim.

Bahadır: Suratın niye asık?

Kaşlarımı kaldırıp etrafa göz atınca hemen birkaç masa ileride gördüğüm yüz ile ne hissedeceğimi bilemedim.
Buraya gelmeden önce ona sadece ablamla görüşeceğimi söylemiştim.

Bike: Ne işin var burada?

Bahadır ile daha taze olan ilişkimiz ona nasıl davranmam gerektiği hakkında hiç yardımcı olmuyordu. Kızmam mı gerek yoksa mutlu mu olmam gerek bilmiyordum. Abartılı bir tepki verip onu kendimden uzaklaştırmak istemiyordum. Onunla beraber olduğuma bile hâlâ inanamıyordum.

Yağmurdan Saklanan Balıklar (BxB) Where stories live. Discover now