50.Bölüm

285 24 9
                                    

Uzun bir aradan sonra herkese merhaba 😃
Nasılsınız?

Baya uzun oldu ama benim içinde çok çelişkili bir süreç oldu. Bölümlerin oylanmamış ve yorum yapılmaması motivasyonumu düşürdü. Yazma isteğimi kuruttu. Ama sonra kendimi bölümü yazarken buldum. Yazmaya da devam edeceğim. Yazmak bana kendimi iyi hissettiriyor.

Yine de oylarsanız ve yorum yaparsanız çok sevinirim okuyucularım.


***

Ölüyordum.

Göğe bakan gözlerim yan tarafa dönünce bir çift çizme ile karşı karşıya geldim. Kapanmaya inat eden gözlerim o kadının mutlu yüz ifadesini görmüştü. Elime basınca hiç bir şey hissetmedim. Ölüm böyle bir şey miydi?

Göz kapaklarım savaşı kazandığında ben kaybetmiştim.

Şimdi kapansa ve ben annemin sesiyle uyansam, hiç bir şey yaşanmamış olsa...

***

Gökyüzünde uçarken bir yandan da Aaronla uğraşan Harry'i dinliyorduk. Pegasusları bulmak sandığımızdan daha zordu.  Gökyüzünün her yerinde olabilirlerdi.

Yanıma yaklaşan Tom'a döndüğümde başıyla arkayı işaret etti. Gözüm Lilly'nin garip hareketlerine takılmıştı.

Bir duruyor bir hareket ediyor, kulağını dikleştiriyor, bir alçalıp bir yükseliyordu. Hızımı yavaşlatıp bana doğru gelmesini bekledim. Son anda beni fark ederek durmuştu. Çarpmaktan kıl payı kurtulmuştu.

Ejderha formundan insan olana döndüğümde Lilly'de aynısını yaptı.

"Bir sorun mu var?"

"Bir ejderha çığlığı duydum."

"Seinaa'dan başka ejderha tanımıyoruz."

"İçimde kötü bir his var, Luna."

Sesli bir nefes verip ilerlemekte olanlara baktım. Kükreme ile dikkatlerini çektiğinde Aaron Harry'den kurtulup yanıma geldi. Hepsi teker teker insan formu almıştı.

"Luna iyi misin?"

"Ben iyiyim ama aşağı inmeliyiz."

"Sebep?" diye soran Jackson'a Lilly cevap verdi.

"Ejderha çığlığı duydum. Kontrol etmeliyiz."

"Tuzak olma ihtimali de var." diyen Tom'u umursamadan aşağı doğru inmişti Lilly.

"Ejderha hisleri kuvvetlidir." diye açıklama yapıp Lilly'nin peşinden aşağı indim.

Terk edilmiş bir kasabaydı. Sisler arasında bir şey görmek zordu. Rüzgarın uğultusu ortamı daha da geriyordu. Yanımdaki Aaron'un koluna girmiştim.

"Ben korkuyorum." diye bağıran Harry'nin sesi kulağıma gelmişti.

"Merak etme, senin sesini duyan arkasına bakmadan kaçar."

"Neden öyle dedi şimdi Max, Harryle düzgün konuş."

"Rositam konuştu, herkes sussun."

"Zevzek." diye mırıldanan Aaronla güldüm. Gülüşüm burnuma gelen kan kokusuna kadardı. Aaron'da almış olmalı ki durmuştu.

"Neden durdunuz? Burnumu Aaron aşkımın kaslı gövdesine çarptım."

"Kan kokusu, herkes dikkatli olsun." Harry'i duymazdan gelip uyarı yapan Aaronla sisi araladım.

Karanlığın ve Aydınlığın Varisi  {Varis Serisi }Where stories live. Discover now