51. Bölüm

166 13 29
                                    

Herkese merhaba. 😃

Bölümlerin gelmesi uzun sürdüğü için özür dilerim ama yüzsen fazla kişi okuyup yirmi kişinin oy vermesi beni üzüyor. Okuyan okuyucularım için yazmaya çalışıyorum.

Sık sık buraya uğramaya çalışacağım.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

***

"Hepsi için zamana ihtiyacımız var. Pegasusların nerede olduğunu bile bilmiyoruz." Omuzlarım çökmüştü.

Çenemden tutup gözlerine bakmamı sağladı. Umutsuzluk çöken gözlerim parlayan gözleri ile aydınlanmıştı.

"Biz olduğumuz sürece hiçbir şey imkansız değil. En imkansız olan siyah ile beyazın bir arada savaşması, o bile gerçekleşti. Bir daha gözlerin umutsuz bakmasın Luna Laura."

***

Umut, bizim yoldaşımızdı.

İki günlük bir hazırlık ve dinlenme sürecinden sonra ben, Aaron, Lilly, Harry ve Rose, Pegasusları aramaya çıkacaktık. O sırada ise geri kalanlar büyücü topraklarına girecekti.

Karlos ise bir gün daha burada kalkacaktı. Seinaa her ne kadar toparlansa da bir gün daha dinlenmesi yararınaydı. Beraber gitmeyeceklerdi. Seinaa, beyaz Ejder tartında olduğu için katil ejderhalarla birlikte olması iyi değildi.

O da bizimkilere katılacaktı. Gerçek Prenses olduğunu balo zamanı açıklayacaktık.

"Bir, iki ve üç."

"Bir, iki ve üç."

Arka tarafa doğru ilerlediğimde ağzım o şeklini almıştı. Bir ağaca bağlı olan ip, ipin diğer ucunu tutan Max, ve ortada zıplayan Harry.

Gözlerimi kırpıştırdım. Baya baya ip atlıyorlardı. Ağzımdan küçük bir kıkırtı firar ettiğinde Aaron kollarını belime sarmıştı.

"Ben söyleyeyim kırk yaşlarına geldiklerinde hâlâ oyun oynayabilecek kapasitedeler."

"Çocuklarıyla çocuk olup oynarlar. Bunun nesi kötü?" diyerek yan profilden Aaron'un yakışıklı ve pürüzsüz yüzüne baktım.

"Kötü değil. Kötü olan çocuklardan bile beter olmaları. Sevgililerine üzülüyorum ya da üzülmüyorum. Çeksinler bir ömür. Hep ben mi uğraşacağım." Kıkırdayıp yanağına yumuşak bir öpücük bıraktım.

"Olmadı. Şuradan da." diyerek yüzünü çevirdi. Dolgun dudaklarından zorlukla başımı yüzüne çevirdim.

"Harry'nin yolundan ilerleyen Max ve Harry şu an bize bakıyorlar." diye mırıldandığımda gözlerini yumdu. Koyulaşmış hareleri ip atlamaya bir son verenlere değmişti.

"Gidin az ötede cilveleşin." diye bağırdı Max.

"Lunitam! Koş, gel hadi. İp atlayalım. Çok eğlenceli."

"Geldim!" diye bağırıp zorlukla Aaron'un kollarından kurtuldum.

"Sayıyorum, başla!" diyen Harry ile ayağımın altına gelen ipten atladım. Oldukça eğlenceliydi. Keyifli kahkahalarım dört bir yanı sararken ip gelmeden atladığım için Max çevirmeyi durdurmuştu.

Karanlığın ve Aydınlığın Varisi  {Varis Serisi }Where stories live. Discover now