52. Bölüm

184 13 2
                                    

Bölüm geç geldiği için kusura bakmayın. Bölümü yazmayı bitirmiştim ama sonra düzenlemek için geldiğimi yerinde yeller esiyordu. Ufak çaplı bir kriz sonrası bir daha yazmaya başladım.

Araya okul, dershane ve tyt programımında yoğunluğu artınca yazamadım.

Ancak şimdi bitirebildim. Düzenlemeyi sonra yapacağım. Şimdilik bu kadar. Oy ve yorumları da bekliyorum.

***

Göz bebeklerim titremeye başlamıştı. "Aaron? Ses ver, lütfen."

"Rose, Aaron ses vermiyor? Tüm ağırlığını da bana verdi." Gözlerim dolu dolu olmuştu.

"Luna, sakin olup şifa gücünü kullan ama önce gel Aaron'u bir yere yatıralım." Gölge portal açarak elflerin yanına indik. Avucumdaki çiçeği bir kenera atıp Aaron'un göğsüne elimi koydum.

Tüm gücümü verdim.

Lütfen beni bırakma Aaron.

***

Kahrolmuşçasına taşları yerinden kaldırıyordum. Ruhum kendinden geçmişçesine bir o yana bir bu yana savruluyordu. Kalbimde tarifi inanılmaz bir sızı vardı.

"Aaron!" Sesim bana geri gelmişti ama Aaron gelmemişti. Usulca bir kayanın üstüne diz çöktüm. Göz yaşlarım birbiri ardına akıyordu.

"Luna, Aaron belki kurtulmuştur. Böyle yaptıkça kendini harap ediyorsun." Başımı iki yana salladım.

"Haklısın." diyerek gözyaşlarımı silerek ayağa kalktım. "Yardıma ihtiyacı var. Bana ihtiyacı var. Kendime gelmeliyim." Kendi kendime mırıldanarak konulup kayaları dağdan aşağıya attım. Gözüm dönmüş gibiydi.

"Luna!"

"Ne yapıyorsun?" diyerek elimi tuttu. "Kayaları bir kenara koy yoksa aşağıda kim var kim yoksa ezeceksin."

"Ben." Söyleyecek söz bulamamıştım. Başımı yere eğdiğimde cılız bir iniltili kulağıma ulaştı. Gözlerimi kırpıştırıp mağaraya baktım. Kayaların boşluklarından süzülen mor ışık kümesi ile gözlerimde parıltılar oluştu.

"Yaşıyor." dediğimde Rose beni geriye doğru çekmişti. Çekmeseydi kayalardan nasibimi fazlası ile alacaktım.

Tozu dumana katan bir patlama sonrası gözlerim heyacanla yanıp sönüyordu. Toz bulutunu savuşturdum ama Aaron'u görememiştim. Mağaranın girişine doğru uçtuğum sırada arkamdan bir kükreme sesi duyuldu.

"Aaron!" Başımı çevirir çevirmez burnuyla karşılaştım. Kollarımı açıp sarılabildiğim kadar sıkı sarıldım.

"Luna, bırak da geri dönüşsün." İstemeye istemeye ayrıldım. Aaron geri dönüştüğünde hiç beklemeden boynuna atladım.

"Ben çok korktum." diyerek ciğerlerime kokusunu nüfus ettim. Kolları beni sıkı sıkıya sararken Aaron'dan gelen inleme sesi ile elektrik çarpmış gibi ayrılmıştım.

"Yaralandın mı?" Gözlerim bir yandan da üstünü süzüyordu. Göğsündeki ve karnındaki yırtıklardan gözüken morluklarla gözlerim doldu. Parmaklarımı usulca yaranın üstüne koyup iyileşmesini sağladım.

Karanlığın ve Aydınlığın Varisi  {Varis Serisi }Where stories live. Discover now