10

2.7K 122 20
                                    








Medya: Ege Şekercizade



..
İki günün sonunda hastaneden taburcu oluyordum. Bu iki günde resmen sırtım yatağa yapışmıştı.

Aslında Arhan'ın göğsüne de yapıştı diyebiliriz.

Orası da var tabii. Kendisi bir dakika bile olsa yanımdan ayrılmamıştı, sağ olsun.

Aile üyeleriyle güzel saatler geçirmiş olsam da tabii ki krizler de geçirmiştim. Doktor kontrolü olmadan bir anda uyuşturucuyu kesmek vücuduma hiç iyi gelmemişti.

Arada titremelerimi saymazsak bağırıp çağırma, yalvarma, ağlama, kendine zarar vermeye çalışma adı altında ufak krizlerdi.

Çok ufak canım, çok ufak.

Acilen bir yardım almalıydım. Bunların eline kalırsam yakında ölürdüm ben.

Ben olsam bırakırım seni kendi haline. Şimdi başka bir psikoloğa götürürler ona da bıçak çekersin falan, hiç gerek yok.

Hiçbir bilgileri olmadığı için kriz anında beni yönetemiyorlardı. Ben bağırdıkça, ağlayıp yalvardıkça onlar panik oluyor, ellerindeki ipleri bırakıyorlardı.

Osman Bey üzerimden çıkarılan kıyafetleri karıştırmış ve içinden bıçağımı almıştı. Artık bu yok, tehdit yok demişti.

Bu adama inat yenisini almamız yok mu aşko?

Yok! Sana katılmadığım sayılı noktalardan.

Şimdi ise bir kolumda Arhan bir kolumda Batı hastanenin bahçesine doğru ilerliyorduk. Hastanenin biraz ilerisindeki kafede kahvaltı yapacak sonra da eve geçecektik.

Kalabalık ve sen?
HAHAHAHAHAHHAHAH

Bağımlılığın getirdiği birkaç sosyal problem...

Önümüzde hızlıca yürüyen aile üyelerine söylenen Batı'yla güldüm. "Atlı mı kovalıyor arkanızdan be! Yavaş olsanız ölür müsünüz?" Arhan elini uzatıp ensesine vurdu. "Doğru konuş lan! Muhattabın Alp değil. Annen ile baban." Batı omuz silkti. "Yo, Alp'de içlerinde." Arhan kaşlarını çatarken benim üzerimden Batı'ya uzandı.

"Ah!" Diye bağırdım. Hızla bana dönen Arhan'la gözlerimi Batı'ya çevirdim. Panik olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Göz kırptım ona. Anında gülümseyen yüzüyle kolunu koluma daha sıkı sardı ve Arhan'a laf attı.

"Kardeşime zarar vermeyi kes Arhan Şekercizade. O bir yaralı." Arhan ona hiç takılmadan konuştu. "Canını mı yaktım bebeğim?"

Hayır aşko yakmadın. Senin gibi düşünceli bir adam benim canımı nasıl yakabilir?

Kafamı evet anlamında salladım. "Ben yaralı bir insanım. Lütfen dikkatli ol." Dedim mızmızlanarak. "Çok özür dilerim." Eğilip alnıma bir öpücük kondurdu. "Biz böyle onlara yetişemeyeceğiz sanırım." Diye de ekledi sonra. Kaşlarımı çatarken Batı'yla birlikte gülmeye başladı.

"Galiba öyle abi, baksana yanımızda kaplumbağa taşıyoruz." Arhan kaşlarını çattı ama ciddi olmadığı belliydi. "Bulaşma kardeşime, dayağı yersin." Batı hızla kafasını sallarken güldüm. "Tamam, susun. Hadi gidelim de yetişelim." Dedim.

Onlardan yaklaşık on dakika kadar sonra biz de kafeye girdik. Oturdukları masanın yanına giderken Alp konuştu. "Biz kahvaltıyı ettik kalkıyorduk bile. Size hesap kaldı maalesef." Yüzümü buruşturdum ve "Ha ha." Dedim. O da yüzünü buruşturup taklidimi yaparken Arhan beni Meltem Hanım'ın oturmam için geriye çektiği sandalyeye oturtturdu.

Ege'den TarafWhere stories live. Discover now