28

1.1K 76 14
                                    





Medya: Alp Şekercizade

...

Gözyaşlarımı silerek kalktım oturduğum topraktan. Uzun uzun konuşmuştum dedemle. İçimde biriken bütün sıkıntılarımı paylaşmıştım. İyi gelmişti. Rahatlamıştım biraz.

Mezar taşının üzerinde elimi gezdirdim. Diğer elimdeki suyu az önce ektiğim çiçeklerin dibine döktüm. "Umarım benim gibi bir torunun olduğu için utanmıyorsundur dede." Dedim alaycı bir sesle.

Kendimi de ciddiye almıyordum artık.

Çiçekleri suladıktan sonra arkamı dönerek çıktım mezarlıktan. Elimdeki pet şişeyi köşedeki çöpe attım.

Hiçbir şey hissetmiyordum. Boş geliyordu şu an her şey. Ne yapacağımı da bilmiyordum. Aklımda tek bir şey vardı. O da kendi evime geri dönmek.

Önce Şekercizadelerin evinin yolunu tuttum. Konuşmamız, kabullenmemiz gereken şeyler vardı.

Biz birlikte iyi değildik.

Telefonumu çıkararak Barış'a mesaj attım.

Ege: Birkaç saat sonra sana atacağım konuma gel.

Duraksadım. Önce yazsam mı yazmasam mı diye düşündüm ama sonrasında umursamadım.

Ege: Doğukan'ı da getir.

Biraz sonra yazdıklarımı onaylar nitelikte bir cevap geldi.

Melike: Tamam güzellik.

Melike: Bu arada önemli bir şey mi?

Ege: Gelince konuşuruz.

Telefonu kapatarak cebime koydum. Önce yarım kalan işimi halletmeli sonrasında ise tamamen kendi kabuğuma çekilmeliydim. Benim için en iyisi buydu.

Yol üzerindeki taksi durağından hemen bir taksiye bindim. Hızlıca halletmem gerekiyormuş gibi hissediyordum.

Bindiğim taksi evin önünde durduğunda ücretini ödeyip indim. Evin bahçesine girdiğim de gözüme çarpan tanıdık arabayla kaşlarımı çattım.

Eve yaklaşırken evin kapısının da açık olduğunu farkettim. Hızla içeri girecekken gelen sesler sonucunda kenarda durup içerideki sohbeti dinlemeye karar verdim.

Tahmin ettiğim gibi dadım ve Resul amca buradaydı.

Bunların ne işi var burada?

Derin bir nefes aldım. Dadım ve Resul amcayla yaptığımız son konuşma sonrası onların buraya geliyor oluşu büyük cesaretti.

"Ne demek deli raporu ya? Ne demek!" Diye bağırdı dadım. "Eftalya sakin ol." Dedi hemen ardından Resul amca. "Evimde bana böyle bağıramazsınız Eftalya Hanım. Kendinize gelin!" Babamın sesi kulaklarıma geldiğinde göz devirdim. Bu adamın şu kuralcı tavrı beni öldürecekti.

"Sen ne bağırmasından bahsediyorsun ya? Geç oraları, geç! Bana cevap ver. Kızıma nasıl deli dersin ya sen?" Diye bağırdı tekrardan. Bu sefer annemin sesi duyuldu. "O benim kızım!" Yine göz devirdim. Bu kadın da sadece saçma sapan yerlere dikkat çekiyordu.

"Gördük!" Dedi dadım alaycı bir sesle. "Sizi bir daha uyarmam Eftalya Hanım! Ağzınızdan çıkanı kulağınız duysun. Yoksa olacaklardan ben sorumlu olmam! Dedi babam bağırarak. Yüzümü buruşturdum. Niye sürekli bağırıyorlardı bunlar?

Ege'den TarafWhere stories live. Discover now