Eğer onu ve kendimi tarif etmemi isteselerdi zıtlık derdim.
O; büyülü bir denizin en dibindeki mercanlara ulaşırken ben, kumlar tenime tutunur diye kıyıda beklerdim.
O; gece kulüplerinin neon ışıkları arasında dans ederken ben, elimde defterimle gez...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Keyifli Okumalar🖤 3.İFFETİNİ KORUYAN SÖZLER
Söz namustur zırvalığını kim çıkartmıştı bilmiyorum ama körü körüne bağlı kaldığım bir olay olduğu kesindi.
Birine söz verdiysem asla cayamazdım. Çünkü söz vermek; saf, temiz, masumane duygularla karşı tarafa ümit vermekle eş değerdi.
Şimdi Devrim'e geleceğimi beyan eden dilimden dökülenlerden cayarsam, sözlerim iffetini kaybederdi.
Sağlam bir sebebim olmalıydı gitmemek için.
"Şey diyelim," diyerek kızlara baktım ve parmağımı şıklatmayı devam ettirdim, sanki bu hareketi yaparsam beynime bir ışık hüzmesi düşecek, saklı kalan fikirlerim aydınlanacaktı bir anda. "Buldum," dedim o ışık hüzmesi dahiyane fikrimi aydınlattığında. "Ceylan, öldü diyelim. Nasıl?"
Seren, gardırobundan benim için seçtiklerini yatağa fırlatırken eline aldığı tek omuz, yeşil elbiseyi askısından ayırıp diğer kumaş yığının arasına göndermek için hareketlendiğinde, iflah olmazsın anlamındaki bakışını attı.
Gaye'yse daha sevecen bir tavır takınarak gülümsedi ve "Daha iyi bir bahanem var, hem bahane de sayılmaz," dedi. "Ceylan, insan sevmiyor, o yüzden gelmedi diyelim."
Kuvvetle muhtemel buna daha çok inanırdı Devrim.
Yalnız şöyleydi ki insan sevmiyor değildim, sevmesem arkadaşlarım olmazdı; ben daha çok, katlanılmaz insanlara karşı tavırlıydım.
Onlara katlanıp hislerimi kırıştırıp sonra kafamı dağıtacak filmleri, yüksek buharlı ütü niyetine kullanmaktan hoşlanmıyordum yalnızca.
"Haklı." Nebahat Teyzenin sesi kapının girişinde yankılandığında dudaklarının arasına sıkıştırdığı ince sigarayı tüttürüyordu, elindeyse kül tablası vardı. "Sizinle görüşüyor işte, daha ne istiyorsunuz?" diye imayla sorduğunda yaptığı ima banaydı fakat önemsemedim; şu an bütün odağım külü uzamış ve konuşurken bile dudaklarından ayırmadığı sigarasının üstündeydi.
