15. Bölüm: Beauty and Beast

502 57 43
                                    

Deniz fenerinin görüntüsünü izlerken uzun zaman sonra tek başıma kalmamın tadını çıkartıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Deniz fenerinin görüntüsünü izlerken uzun zaman sonra tek başıma kalmamın tadını çıkartıyordum. Deniz'in güzelliği ise ayrı bir konuydu. Elimde tuttuğum kitabın son sayfasını çevirdim sakince. Kitabı bitirmenin verdiği hüzün ve mutluluk birbirine karışmıştı. Ramazanın birinci haftası geride kalmıştı ve biz çok iyi gidiyorduk. Polat ve Nazlı anne ile olan bağımız güçleniyordu günden güne.

Ramazanın ilk gününü onlarla geçirmiştik. Ali aynı Nazlı annenin onu benimsediği gibi kadını babaannesi olarak benimsemişti. Sabah akşam Nenesinden bahsediyordu bana. Nazlı nenem aşığı Nazlı nenem yukarıydık bir haftadır. Hatta bugün Nazlı anne torunuyla tek takılmak istediğinden biraz dışlanmıştım.

Bende bunu fırsata çevirerek kendime vakit ayırmaya karar vermiştim.

Polat'ın göreve gitmesi gerektiğini duyduğumda kalbime ok saplanmıştı. Bana görev demek yerine beni çekip bıçaklasa gam yemezdim. Ama bunu yapmak zorunda olduğundan ona belli edemiyordum korktuğumu. Sadece yanında olduğumu belli edecek şeyler söylüyordum. Morali bozuk gitsin istemiyordum göreve.

Sevgililikten sözlülüğe geçmiştik. Beni çok şaşırtan şey de buydu. Kendi değişimim. Yıllar içinde herkeste olduğu gibi bende de çok şey değişmişti. Evlilikten korkmuyordum artık. Evlilik benden korksundu!

Polat yanımda olduğu sürece kendimi yenilmez hissettiğim doğrudur.

Kitabın son sayfasını okumayı bitirmemle derin bir nefes çektim ciğerlerime. Her şeyin bir sonu olduğu gibi bu kitabın da bir sonu vardı. Nefesimi sesli bir şekilde dışarı bıraktım. Güzel bir sondu bana göre.

Güzel kelimesi herkese göre farklıydı. Bana göre insan yalnız olmadığı sürece her son güzel sondur. Pişmanlıkları olmadan yaşamışsa hayatından verim almış demektir.

Polat'ın her zaman görevlere gidecek olduğunu biliyordum. Bundan şikâyetçi değildim. Hatta alışmaya bile başlamıştım. Özlesem de onu görebildiğim her dakikaya ve göremesem de hayatta olduğunu bildiğim her dakikaya şükreder olmuştum. Hayat buydu neticede.

Ölüm vardı, kaçınılmaz bir sondu bu bizim için. Bense hiç pişman değildim verdiğim kararlardan. Polat'la geçirdiğimiz onca anı biriktirdiğimiz onca mutluluk vardı içimde. Huzurluyduk.

Artık seneler önceki gibi yalnız da değildim. Ali vardı Polat vardı, Deniz, Ayşe, Erdem amca ve Buket teyze, Nazlı anne, şirkette ki kızlar ve daha da niceleri girecekti belki hayatıma. Tek başıma ölmekten korkardım ben hep. Ama artık tek değildim. Bu yüzden tüm korkularım geçmişti.

İnsan annesi ve babası olmadan da hayata bağlanabilirdi. Önemli olan hayatın bize anlatmak istediğini anlamaktı.

Telefonumun titremesi ile cebime attım elimi. Nazlı anne arıyor yazısını görmemle bekletmeden açtım. "Yasemin yetiş! Ali'ye araba çarptı! Hastane-ye gidiyoru-uz! Çok özür-" Huzur buraya kadardı.

Taç DökümüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin