3.Madalyonun İki Yüzü

171K 4.2K 14.2K
                                    

#kodex

"Bazı tohumlar enkazda filizlenir."

-V For Vendetta-

#

İskenderun/HATAY

(Bu bölüm diğer tüm bölümlerden daha UZUN. Tam iki katı. Okurken bunu unutma lütfen. Romanın kalanı bu şekilde değil. Tek seferde okumana gerek yok. Anlayarak okuman ve anlayamadığın yeri sorman dileğiyle, keyifli okumalar.)

Smells Like Teen Spirit, Nirvana

Günümüz...

Sokağımıza girdiğim an yan aynalardan arkamda ilerleyen Chevrolet'e baktım.

Aram yakın takipteydi. Tüm yol boyunca bir an olsun arabamızın kıçından ayrılmamıştı. Eliz ise kendi aynasından durmaksızın geriye bakıp takip edildiğimizi söylüyordu.

"Bizi takip ediyorlar çünkü hapse atacaklar." Evin önündeki verandada ışık yanınca bir süredir tuttuğum nefesimi bırakıp Eliz'e döndüm.

"Bak geldik. Sakin ol artık." Ama olmuyordu, hala cama tünemiş arkamızdaki araca bakıyordu. Eliz, bizi kimin takip ettiğini sanıyordu bilmiyordum ama arkamızdaki kişi onun ağzından salyalar akıtarak baktığı Aram'dan başkası değildi.

Direksiyonu sağa kırıp park etmeye hazırlanırken Aram'ın arabası yanıma yaklaşıp durdu. Camını indirip göz göze gelmemiz için yolcu koltuğuna uzandı. "Evin burası mı?" Gözleri benden ışığı yanan evin yavaşça aralanan kapısına kaydı. Teyzem üzerinde hırkasıyla girişe çıkmıştı. "Evet," dedim isteksizce. Tekrar ona döndüğümde çenesiyle Eliz'i işaret etti. "İyi olacaksınız di mi?" Başımla onayladım.

"Şey yardımların için yani eskortumuz olduğun için teşekkürler. Adımı Eliz'den duymuşsundur ama ben de Karaca. Memnun oldum."

Basit bir "Ben de," dedi Aram. Sonrasında gözleri tekrar teyzeme kaydı. "Ben gideyim öyleyse." Kendimi tekrar aptal aptal başımı sallarken buldum. Chevrolet yavaş yavaş yola çıkıp uzaklaşmaya başladığında arabayı park edip araçtan çıktım.

Teyzem ayağında terliklerle merdiveni inip hızlı adımlarla yanıma geldi. "Nöbete gidecektim sen arayınca bir saat erteledim. Eliz'in nesi var?" Başparmağımla içeride oturup sayıklayan arkadaşımı gösterdim. "Kafayı yedi teyze. Öyle aptalca şeyler söylüyor ki belki de onu nöbetçi bir psikiyatra götürmeliyiz." Teyzem gözlüklerinin üstünden bana baktı. "Nöbetçi bir psikiyatr bulursan haber ver." Sonra aracın çevresinden dolanıp Eliz'in kapısını açtı.

"Eliz. Bak bana. Eliz."

Eliz sayıklamasına ara verip teyzemin yüzüne baktı. Sonrasında da çığlığı bastı. Koşarak yanlarına gelip onu sakinleştirmeye çalıştım. "Böyle işte. Normal davranmıyor."

"Beni ona verme," diyordu Eliz. Boynuma sarılıp tüm gücüyle bedenimi kendine yapıştırırken tekrar tekrar yalvarıyordu. "Beni ona verme."

"O kim Eliz? Burada kimse yok. Bak teyzem burada ve şimdi..."

"Perihan," dedi dudakları saçlarıma değerken. "Perihan'a verme beni." Güçlükle kollarından kurtulup yanı başımda dikilen teyzeme baktım. "Bak işte. Burak'ı aradım ama pek iyi durumda değil." Gözlerimi kaçırdım. "Beni anlamadı bile. Annesini arar mısın sen?" Teyzem yanıt vermek için dudaklarını aralayınca Eliz yeniden koluma tutunup koparırcasına beni aracın içine çekti. "Ona verme Kar. Beni ona verme. Söz ver." Çaresizlikten ne diyeceğimi bilemedim. "Tamam merak etme," diyebildim beni tutan parmaklarını yavaş yavaş çözerken. Sonrasında araçtan çıktım.

KODEXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin