19.Derin Dehlizler

31.4K 1.7K 1.7K
                                    

#kodex

(The purge, Within Temptation)

(Bölümün tamamı Aram'ın ağzından. Keyifli okumalar!)

##

Aram Alevyan

Ülkenin Kuzeybatısından kaçıp gidebileceğiniz en mantıklı yer güneyiydi.

Elbette akla en başında Güneydoğu bölgesindeki şehirler geliyordu ama Gaziantep'te saklanabileceğim bir yer olduğundan emin değildim. Gaziantep'e senelerdir gitmemiştim. Urfa hakkında tek bildiğim ise insanların normalden daha meraklı oluşlarıydı.

Böyle şehirlerde bizim gibiler dikkat çekerdi. İnsanlar, devamlı olarak sınırı aşan yabancılara maruz kaldıklarından kendi şehrinin insanını tanır hale gelmişti. Örneğin geçen sene bir kodex, Kilis'te az kalsın linç edilecekti. Ajanı, Kilis'in anormal derecede dar sokağında pusuya düşürmüşlerdi. Başka bir kodex ona arka çıkmasaydı belki de o ajanı o an yok edeceklerdi. Mültecilerin nispeten daha fazla olduğu bölgelerde halk, yabancılara karşı hassaslaşmıştı. Siyah giyimli silahlı ajanlar, oradaki toplumun daha fazla gerilmesine sebep oluyordu. Bu yüzden doğuda kodex projesi, Nilgün tarafından ana tesise çekilmek koşulu ile sonlandırılmıştı.

Elbette hepsi genel merkeze gelmemişti. Pek çok kodex, görevlendirildiği sınır kapılarına yakın şehirlere yerleşmişti. Doğudaki görevleri bitince de güneye inmişlerdi.

Hatay tesisi.

Şu an içinde olduğum bina yani.

Yerin altına gömülüydü çünkü burayı tesis yaptırmamıştı. Burası ve dışarıdaki birkaç iki katlı evleriyle geniş alanın tamamı, askeri bir üs olarak yapılmıştı. Askerler buradaki üsse gönderildiğinde sınıra beklenilenden daha yakın durdukları için ani bir kararla Adana'daki üsse gönderilmişlerdi. Böylece Hatay üssü de insansız kalmıştı.

Yani en azından bir süre öyle kalmıştı. Üsse dün gelmiştik. Henüz tamamını gezemesek de görebildiğimiz kadarı ile elektronik sistemleri çalışıyordu. İlyas'ın dediğine göre -ki kendisi iyi bir iz sürücüdür- burada sadece yarım senedir kimse yoktu. Asansör çalışıyordu, kuranglezlerin filtreleri dahi temizdi. Birileri bu yeri, Nilgün Sayar aksini emretmiş olsa dahi uzun zaman kullanmıştı belli ki.

Tek sorun yemekti. İçerideki süresi geçmemiş tek bir konserve bile yoktu. Aşağı yukarı yirmi tane Kızılay konservesi yazan fasulyelerin dahi tarihi geçmişti. Bu yüzden bir kısmımız tesisi kontrol ederken diğerlerimizin alışverişe çıkması gerekmişti.

Kar, alışverişe kaçanlardandı. Bense geride kalıp ortalığı kolaçan edenlerdendim. Çok geçmeden gidenler ellerinde poşetlerle geri dönmüşlerdi. Ben ve Aziz ise bilgisayarları açıp verileri kontrol ediyorduk.

"Tesisin hala çalışan bir ağı olması tuhaf," dedi Aziz karşısındaki ekranların her birini tek tek açarken. "Seneler önce terk edilmiş olmalıydı ama İlyas haklı. Birisi burayı canlı tutmuş." Başparmağının tırnağıyla üzerinde toz biriken açma kapama tuşunun pisliklerini kazıyıp sonrasında tuşa bastı.

"Bak buradaki on monitör çalışıyor ama şu dördü hiç ellenmemiş. İşin tuhaf yanı onları açtığımda ana ağa bağlanmıyorlar bile."

Kumanda odası, en az E.M'in odaları kadar genişti. Buradaki tesis yerin altına doğru büyüdüğünden yer sıkıntısı çekmemişlerdi. Oda, içine sayısız ekran konabilecek kadar büyüktü ama bütçe daha çok merkeze akıtıldığı sadece için on dört monitör vardı. Aynı boyuttaki masalar dikdörtgen odanın neredeyse üçte ikisini kaplarken, girişten karşıdaki duvara belki de iki metre genişliğinde kocaman bir koridor vardı. Koridorun sonunda ekranların yerleştirildiği dev bir duvar; duvarın iki yanında ikişer monitörün rahatlıkla fixlenebileceği iki tane konsol vardı.

KODEXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin