6.O'nun Çocukları

66.2K 3K 5.5K
                                    




#kodex

Paint It Black, Wednesday Version

Aynı Gün Öğleden Sonra...

İlyas, elindeki silahla Burak'ı zorla yere oturttu.

Burak başını kaldırmak istediğinde ise bağırdı. "Sakın o kıymetli kafanı kaldırma. Sakın."

Dizlerim titriyordu. Kendimi olabilecek en aptal durumlarda çoktan gördüğümü düşünürken şimdi saçma sapan bir yerdeydik işte. Birsen, kolumu deli gibi çekiştiriyordu. O da benim gibi şoktaydı. Ağlıyordu, ağlıyorduk. Yeryüzünden siktir olup silinip gitmek istiyordum ama dünyanın benimle daha çok işi varmış gibi peşimi bırakmıyordu işte.

Eliz baygındı. Ne kadar süredir baygın olduğunu bilmiyordum. Aziz oğlanları bırakıp gelerek sandalyede yatan kızın başında duruyordu. İpek ise eh... Erce'yle ilgileniyordu. Erce tüm bu olanlar onun isteği dışında gerçekleşmiş gibi sarsılmıştı. Erkekler ise... Kafayı yemişlerdi.

İlyas'ın kulağından akan kan silahı tutan bileğinin üzerine düştü. Nasıl olmuştu da görememiştik, nasıl her şey böyle boka sarmıştı.

"Karaca. Bu delilerle ne işin var?"

İlyas, silahla Burak'ın kafasını sertçe dürttü. "Sus dedim sana." Ve Burak sustu. Karman çorman saçları başını öne eğince kendiliğinden hareket etti. Titriyordum, tüm bunlar gerçekten yaşanıyor olabilir miydi?

Sonra arkamdan bir yerden o geldi. Aram. Elini, Birsen'in hayatı buna bağlıymış gibi tuttuğu koluma indirdi. Birsen geri çekilirken uzanıp elimi tutarak parmaklarımızı iç içe geçirdi. "Her şey yoluna girecek," diye fısıldadı kulağıma doğru.

Yerde dizleri üzerinde durmaya mecbur edilen Burak'la göz göze geldik. Ürkek bakışları aşağıya kayıp Aram'la el ele tutuşan parmaklarımı buldu. Yeniden gözlerini kaldırdığında bu kez yüzünde kelimelerin anlatamayacağı bir hayal kırıklığı vardı.

Hayır, dedi iç sesim. Hiçbir şey düzelmeyecek.

Aynı Gün Daha Öncesi...

"Keşke senin yerine bir köy sıçanı getirseydik buraya. Daha verimli olurdu."

Gözlerimi aralayınca Aram'ın küçümser bir ifadeyle beni izlediğini gördüm.

"Dediğini duydum!"

"Duyarsın tabii. Hipnoza bir türlü giremedin ki." Bu kez iki gözümü de açıp koltukta dirseklerimin üzerinde yukarı kalktım. "Ya senin başka işin yok mu? Gitsene sen." Doktora döndüm. "O giderse hipnoz olurum bence. Orada karaltı gibi dikiliyor, tedirgin ediyor insanı."

Aram, öfkeyle yüzüme bakınca yeniden koltuğa uzandım.

"Benimle uğraşarak zaman kazandığının farkındayız Kar." Sonra ben sonsuza dek -en azından günün sonuna dek- başıma bela olacağını düşünürken Aram sessizce söverek kapıyı açıp çekip gitti.

"Ohhh be!" Kendimi tutamadım. "Doktor bey zaman kazanmaya çalışmıyorum. Gerçekten o burada iki kömür gözüyle an be an beni izlerken nasıl hipnoz olabilirim ki?" Başımı hafifçe kaldırdığımda doktorla göz göze geldik.

"Daha önce sorun olmamıştı ama. Ne değişti?"

Ne değişti? Pek çok şey.

"Hiçbir şey," dedim başımı yeniden deri kumaşa koyarken. Aram'la aramdaki ilişkide hiçbir şey değişmemişti. Öyle değil mi?

"Tamam. Hadi başka bir şey deneyelim. Yakın bir zamana gidelim. Teyzen diye bildiğin biri varmış. Aram bahsetti. Bana onunla ilgili en eski anını anlat."

KODEXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin