2.BÖLÜM : KABUS

588 25 137
                                    

Instagram hesabından duyuru ve spoiler için takip etmeyi unutmayın
fansaalyaa

"Anne bir kez daha gitme gel hadi evimize dönelim, beni bir kez daha öksüz bırakma... ANNEEE!" dedim anneme ama, annem arkasını dönük bir şekilde bir aydınlığa doğru yürüyordu. Bir kez daha seslendim.

"ANNEE!"

Cevap yok. Halen o tarafa doğru gitmeye devam ediyordu. Tekrar seslendim.

"ANNEE! gel buraya, gitme bir daha benden."

Ağlıyordum hemde çok ağlıyordum. Annem arkasını döndü. Sadece baktı ve gülümsedi. Ve tekrardan arkasını dönüp gitti. Yerimden kıpırdamıyordum. Veya kıpırdayamıyordum.

Yerimden sıçradım bir anda ve rüya olduğunu anlamam uzun sürmedi. Yine ve yine annem gelmişti. Ne zaman kötü olsam, ağlasam annem gelirdi rüyalarıma. Sadece bakar ve aydınlığa yürürdü. Annem fotoğraflardan bildiğim kadarıyla esmer tenli, kısa boylu, zayıf, beline kadar uzanan siyah ve dalga saçlı bir kadındı. Rüyamda da öyleydi. Yatağımda dikleştim ve bağdaş kurup oturdum. Dünün şoku halen üstümdeydi. Abim, babam, Kazım Ağa, Zöhre...

Hepsinin konuşmaları dönüp duruyordu aklımda, zihnimde. Bir türlü susmuyordu.

Hazırlanıp okula gitmem gerekiyordu. Zorda olsa kalktım yatağımdan, dolaptan aldığım, beyaz üstünde çiçek desenli bileklerime kadar olan uzun elbiseyi aldım elime. Giyinmek için üstümdeki pijamaları çıkardım ve çiçekli elbiseyi giyinip saçımıda sadece taradım. Bugün değişikliğe ihtiyacım vardı. Giyinmek ve saçım derken odada neredeyse 15 dakika geçip gitmişti. Hızlı adımlarda çantamı aldım ve aşağıya inmeye başlayacaktım ki okula tek gitme fikri geldi birden. Neden olmasın? Dedim ve benimle aynı katta olan abimin odasının önünde durdum ve kapısını tıklattım. İçeriden 'gel' sesini duyamamla içeriye girdim.

"Abicim müsait miydin?"
"Evet, gelsene içeriye ne diye kapıda dikiliyorsun?" Dedi abim ve hafif bir tebessümle içeriye tam olarak girdim.
"Şey abi okula bugün ben tek gitsem olur mu? Yanımda kimseyi istemiyorum. Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var benim."
Abim önce bana baktı ve sonra kol saatini takma işine geri döndü. Cevabını bekliyordum.

"Tamam ama bugün beraber kahvaltı edelim istiyorum olur mu?"
"Olur tabi abicim. Hem bende özlemişim seninle kahvaltı etmeyi çok iyi olur." Dedim ve koşar adımlarla abime yaklaştım. Boynuna sarıldım ve yanağına sulu bir öpücük bıraktım.
Abim sulu öpücükten nefret ederdi.

"Yaa ama oldu mu öyle cimcime?"
Dedi ve benim de nefret ettiğim bir tikimi yapmaya başladı. Gıdıklanmak.
Abim beni karnımdan ve çevresinden gıdıklamaya başlayınca hem gülüyor hemde abimi iteklemeye çalışıyordum. Ama ne mümkün. Abim dev gibiydi benim yanımda. Abim babama bende anneme çekmiştim. Öyle sadece boy olarak değil fizikende ikimizde annemize ve babamıza çokça benziyorduk.

"Abi Allah için dur... Valla bak ölcem gülmekten... ABİİİ!!"

"Yok öyle abi diyince durmak. Sen miydin beni böyle sulu sulu öpen hee?"

Dedi ve bu seferde sarılıp sulu bir öpücük bıraktı yanağıma. Ve beni kendine iyice çekip büyük bir nefes aldıktan sonra ciddileşerek konuştu.

"Bak Hivda, dünü unut. Sen istemeden kimseler seni bir şeye zorlayamaz, ben ölmedikçe bu hep böyle olur. Okuluna gelince okulun bitene kadar aşk meşk yok. Bunu zaten bildiğin için çok tekrar etmiyorum. Senin önceliğin her zaman okulun olsun, mesleğin olsun. Ben sana inanıyorum sen çok iyi bir avukat olacaksın."

ZAMANSIZ AŞK (TÖRE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin