9. BÖLÜM : EVİNE HOŞGELDİN

217 16 114
                                    

Ben geldim, tamam kabul geçen bölümde bir bomba patlamadı. (Şervan Ağa ve Ezo sahnelerini ve böbrek ameliyatını saymazsak) Neyse efendim, gelin bide okuyun bazı yerleri sonra bide olanları tabi. Şimdiden uyarayım, sonra şok olmayın. Şiddet ve vahşet okuyacaksınız, zaten ben bu hikayeye/kurguya başladığım zamandan beridir hep hikâye farklı diyorum, bir kez daha tekrarlayayım.

*Hikayede geçen bütün kurum ve kuruluşlar hayal ürünüdür!*

~Hastene gününde...

Hivda, hastanede dinleniyor ve bir an önce eve gitmek için artık saatler sayıyordu. Şimdi saat gece 12 ve Hivda çoktan uyumuştu. Yanında ise Ezo vardı hem Beritan'a hem de Hivda'ya göz kulak oluyordu. Evet, Beritan'ın ablası annesi her ne kadar sürekli olarak orda olsa da kardeşim dediği kızı yalnız bırakmak istemiyordu. Bu hem kendi için hemde Hivda içindi. Kendi için olan taraf evinin ona artık dar gelmesiydi, Hivda için ise belliydi zaten, onu ne olursa olsun yalnız bırakmamak.

Şimdi herkes derin olmasa da uyuyordu. Uykularına ne kadar uyku denilirse o kadar. Bugün son gündü sabah taburcu olacaklardı. Şimdi sahne dışarıda bekleyen Bora Beyoğulları'nındı...

Bora, uyku uyumuyor sadece an be an Mehmet'i izliyordu. Doğru an şuandı. Şuan gidip sabaha herşey halolmuş şekilde dönecekti. Aslında intikam soğuk yenen bir yemek olsa bile ağzının tadını bilene sıcak daha iyidir.
Son bir kez ortalığı kolaçan edip, kuzeni Ezo'ya mesaj yazmaya başladı.

"Bir işim çıktı galeri ile ilgili bir şey olursa hemen ara."

Mesajın okunup okunmamasını bir süre bekledikten sonra Ezo görüp tamam yazınca telefonu cebine atıp arabasına doğru yol aldı. Arabasına vardığında en sevdiği yabancı şarkıyı açtı ve kendini ayıltmaya çalıştı. Şarkı iyi gelmişti, gideceği istikamete nerdeyse ulaşılmıştı. Arabasından emanetini alıp aşağıya indi. Karşısında onu bekleyen adamı ile durumu konuşa konuşa evin garajına doğru ilerliyorlardı. Adamı herşeyin kontrol altında olduğunu söyledi ve utana sıkıla bir durumun daha olduğunu söyledi. Bora iyi giden bir şeyler olmadığını anladı ve hızla kafasını adamına doğru çevirdi ve burnundan soluyarak konuştu.

"Söyle ne oldu? Yine neyi elinize yüzünüze bulaştırdınız?!"

Adam, kafasını önüne eğip konuştu.

"Abi, Şervan Ağa baskın yap-"

Adam sözünü bitirmeden Bora'nın gözleri fal taşı gibi açılmış ve adamın yakasına yapışmıştı bile. Adam Bora'nın sıcak nefesi ve sert sesi ile karşı karşıya kalmıştı. Bora, adamın yakasını biraz daha sert tutup konuştu.

"Siktiğimin işini size bıraktığım için zaten ben suçluyum, şimdi söyle Ağa ne yaptı? Bana neden haber verilmedi!?"

Adam yutkunduktan sonra konuştu.

"Abi, Şervan Ağa içeri sakin bir şekilde tek başına girdi ve koltuğa oturdu sonra Mehmet'e merhaba naber gibisinden alayla konuştu. Sonra bir iki fırça attı bize ortalık dağınık diye, ilk başta anlam veremesekte ortalığı süpürdü Ali. Oturdu ve birden kahve istedi. Mehmet'in gözünü açtırdı ve ayak ayak üstüne atıp kahvesini yudumluyor şimdi."

ZAMANSIZ AŞK (TÖRE)Where stories live. Discover now