22. BÖLÜM : DOĞRU AN'LAR

106 11 108
                                    

Aslında bölüm sınır dolana kadar gelmeyecekti ama baktım ki üzülen çok kişi var, onların hatrına bu bölümü atıyorum. Keyifli okumalar

Instagram: fansaalyaa

***

Herkesin girmeye çekindiği, bir tek kendisinin 'ailesi' dediği kişilerin girebildiği odada, yine annesine içini döküyordu.

Annesine doyamadan toprağa veren bir çocuktu o.

Şimdi ise aynı şekilde kızım dediği kardeşini toprağa vermişti, bunlar kolay değildi. Elinde bu sefer kardeşinin olduğu fotoğraf albümü vardı.

Kapı çalındığında, oturduğu yerden kalktı ve ilk olarak gözlerini sildi. Sonra ise derince bir nefes alıp kapıya doğru yöneldi. Kapıda onu beklemediği biri bekliyordu.

Kapıyı yavaşça açtığında kucağında iki kızı ve eşi. Yüzünde ağlamaklı bir ifade ve gözlerindeki yaşlar ile kapıda bebekleri ile duruyordu. Bebekler neredeyse on bir aylıktı.

Daha dün gibiydi onun için, doğdukları zaman.

Yavaş yavaş sesler de çıkarmaya başlamışlardı, bu onlar için çok özel anlardı. Her anne babanın duymak için can attığı kelimeler vardı.

Anne & Baba

Şervan Ağa da duymayı dört gözle bekliyordu. Kapıdan bebekleri kucağına aldığında ikisi de kafalarını babalarının boyunlarına koymuşlardı. Ezo ise kapıdaydı, içeri girmek istiyordu elbet ama Şervan Ağa'yı yalnız bırakmakta biraz daha makul bir seçenekti şimdilik.

Şervan Ağa bebekleri oturtuktan sonra kapıda bekleyen Ezo'ya baktı, içeri girmesini istiyordu.

"Gelsene içeri, ne diye orda öyle duruyorsun?"

Ezo mahçup bir ifade ile konuştu. Göz göze gelmemeye dikkat ediyordu bu konuşma sırasında.

"Yok ben nasılsın diye bakmaya gelmiştim."

Şervan Ağa çocukların yanlarından kalkıp kapıya geldiğinde, direkt olarak Ezo'nun elinden tutup içeri çekti. Kapıyı da kapattıktan sonra yanına oturttu ve albümden çıkardığı fotoğraflar ile bebeklere konuşmaya başladı.

"Babalarının bir taneleri, bakın bu babanız. Aaa bakın bu da babaanneniz. Benziyoruz değil mi?"

Ezo ise sessizce odayı oturduğu yerden inceliyordu. Oda eski eşyalar ile doluydu. Yer yer duvarlarda fotoğraf ve kırık çerçeveler vardı. Anlam vermesi mümkün değildi.

Elinde hissettiği el ile duvarlara bakmayı bırakıp, eline baktığında Şervan Ağa'nın eliydi bu. Yüzünde güller açıyordu şuan, şaşırmıştı bu duruma. Az önce geldiğinde ağladığı çok belliydi.

"Benden çekinme, sen benim karımsın. Herşeyimi bilmeye hakkın var."

Ezo bunu reddeder gibi başını sağa sola sallarken konuştu.

"İnsanın özeli olabilir, ben anlarım seni, anlatmak bazen iyi olmayabilir."

"Ah hayır, aksine sen dinledikçe anlatasım geliyor. İyi ki varsın."

Boşta olan elini kocasının elinin üstüne koydu ve konuştu tekrar.

"Sende iyi ki varsın Ağam."

ZAMANSIZ AŞK (TÖRE)Where stories live. Discover now