6. BÖLÜM : İSTEME

315 18 179
                                    

Yeni Instagram hesabından duyuru ve spoiler için takip etmeyi unutmayın!
fansaalyaa

Beyoğulları konağı...

Ezo, amcası Ahmet Ağa'nın evinden eve geldikten sonra direkt olarak odasına çıkmış ve kendini yatağına bırakmıştı. Sadece boş gözlerle balkondan dışarıyı, çok sevdiği şehri izlemeye başladı. Mardin'i...

Ne Ciwan Ağa, ne Zelal Hanım kızlarının yanına çıkmadılar. Onlara göre olması gereken olmuştu. Zelal Hanım her ne kadar istemese de ne töreye, ne de ağalara karşı gelemiyordu. İçi kan ağlıyordu belki ama dışarıya vurmuyordu. İçinde yaşıyordu ne yaşıyorsa.

Hayat bazen insanın istediği gibi olmaz. Hatta çoğu zaman hayat insana istemediği şeylere zorlar. Çıkış yolu sunmaz, çıkış yolu üretmenizi ister. Eğer çıkış yolu bulursan hayat sana kolay gelir. Eğer o yolu bulamazsan, o koca hayatta dertlerinle boğulursun. Derdin sıkıntın sana yük olur omzununa biner. Eğer o yükleri taşımayı başaramazsan omzun aşağıya düşer ve zamanla, ayakta bile duracak gücü bulamazsın kendinde.

Gecenin ilerleyen saatlerinde Ezo halen uzandığı yerden kalkmamış ve ağlamaya da başlamıştı. Ağlamak fayda değildi belki ama duygularını içine atmazdı. O annesi gibi değildi. Annesi ne sevgisini belli ederdi ne nefretini. Ne üzüldüğünü söylerdi ne mutlu olduğunu. Annesi nötr bir insandı. Ne mutluyum diyor ne üzgünüm diyordu. En kötü zamanlarda bile hiç oflayıp pofladığını duymak mümkün değildi.

Ezo yatağından kalktı ve banyodaki aynanın karşısına geçti, şöyle bir kendine baktı ve kendi kendine konuşmaya başladı.

"Sen kötü bir şey yapmıyorsun. Sen en doğru olanı yapıyorsun, her şey çok güzel olacak."

Banyoya gelmişken elini yüzünü yıkayıp çıksa iyi olurdu. İyi olmaya ve düzelmeye ihtiyacı vardı. Açtı soğuk suyu ve buz gibi suyu yüzüne 3 defa çarptı, Soğuk su irkilmesini sağlasa da içi halen kan ağlıyordu. Hiç bir soğuk şey içindeki yangını söndüremezdi. Sevmediği, istemediği, bir adama gelin gidiyordu Ezo. Bir evlilikten kaçarken kendini başka bir evliliğin içinde bulmuştu.

Ağlamaktan yüzü gözü şiş, gözleri kan çanağı ve yüreği yangın yeriydi.

Ezo ne Bora abisi ile ne de en yakın arkadaşı Hivda'nın abisi, Eroğulları'nın genç ağası Şervan Ağa ile evlenmek istiyordu. Ezo sadece okumak ve Mardin'e adaleti getiren bir savcı olmak istiyordu. Hayat zordu belki ama bazen mücadele etmek iyiydi. Mücadele edince mücadele ettiği şeyin farkındalığı ile daha da azimleniyor ve onu daha da çok istiyordu.

Şimdi aynı durum Ezo için de geçerliydi.

Mücadeleyi severdi, onun için bir şey başarmak için önce mücadele vermek gerekirdi.

Töreye göre, bu evden gelin çıkarsa, giydiği beyaz gelinlikle gider, koca evinde giyeceği beyaz kefenle bu eve geri dönerdi. Acımasız yüzleri de vardı törenin. Töre, küçük kızlar gelin eder kadın diye büyük adamlara verirdi.

Birbirine sevdalanmış iki genci ayırırdı töre. Kaçırdığı kız yüzünden öldürürdü töre. Töre acımasızdı aynı hayat gibi.

Banyodan kendi odasına geldi Ezo. Üzerindeki elbiseden bir an önce kurtulmak istiyordu. Hemen elbise dolabını açtı ve içinden bir takım pijama çıkardı. Alelacele üstüne geçirdi ve kendini tekrardan yatağına bıraktı.

ZAMANSIZ AŞK (TÖRE)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ