üçüncü bölüm, sevgili esasları

1K 137 75
                                    

Jeonghan o andan itibaren ne yapacağına dair hiçbir fikri yoktu. Yeni bir fikir bulana kadar başından savmak tek çaresiydi. Seungcheol eninde sonunda vazgeçecekti. Bunu düşünerek derste surat asıyordu ki yanındaki sırada oturan Jihoon ona döndü.

"Kendine gel artık."

Dediğinin sanki çok basit bir şeymiş gibi söylemesinden dolayı ona gözlerini dikti.

"Demesi kolay."

Jihoon sinirle elindeki kalemi sıraya bıraktı ve tamamen ona doğru döndü.

"Dünyanın sonunu yaşamıyorsun Jeonghan, her şeyin bokunu çıkarmayı kes. Ayrıca onun vazgeçmesi için umursamamalı ve kendi hayatına devam etmelisin."

Dediğinde haklı olduğunu biliyordu ancak bunu yapmanın sandığı kadar basit olduğunu sanmıyordu.

"Haftasonu Seungkwan doğum gününü kutlamak için ikimizi de davet etti."

Jeonghan yeni habere karşı dudak büzdü. Her dakika didişip durduğu Kwan onu gerçekten davet mi etmişti? Buna inanmak gerçekten zordu.

"Seninle dalga geçmediğine eminsin değil mi?"

Jihoon'a daveti gerçekten dalga geçmek için söylemiş bile olabilirdi. Kwan cadısına hiçbir şekilde güvenmiyordu.

"Hayır, her ne kadar senden nefret etse de davet edecek kadar yakın olduğumuzu söyledi."

Böyle saçma bir hareket de tam olarak onun yapabileceği bir şeydi.

"Bence kalabalık olması için uydurduğu bir bahane."

Bunu söyleyen kendisinin aksine Jihoon'du. Dediğinin hakkını vermeliydi ki büyük ihtimal bu amaçla kullanılıyorlardı. Tanımadığı birilerini çağırmaktansa tanıdığı arıza çıkarmayacağını bildiği insanları çağırmak daha garanti bir çözümdü.

Yine de bu oyuna alet olup gidip gitmemek konusunda emin değildi. Kwan'ın ortalıkta dolanıp hava atması her zaman olsa da o gece yüksek dozda çekilmesi gereken bir dertti.

"Gitmeyi planlıyor musun?"

Jihoon kaçamak bir bakış attı. Jeonghan bu bakışından bile gitmek istediğini anlayınca şaşırdı. Bu hiç de onun tarzı değildi.

"Gerçekten gidecek misin!"

Dersin bitmiş olmasının rahatlığıyla sesi yüksek çıksa da pür dikkat test çözen bir iki surat ona dönmüştü. Jeonghan onları umursamadan utana sıkıla duran arkadaşına baktı.

"Günlerdir Mingyu'yu görmedim."

Niyetini anladıysa mantıksız kısmını tamamen kabullendi. İki aptal platonik olmaları dışında hiçbir özellikleri olmadığı belliydi.

"Açıl artık şu çocuğa."

Jihoon ona gerçekten tiksinirmiş gibi baktı.

"Senin gibi olmaktansa her şeyi içimde ysşamayı tercih ederim."

Başına gelenlerin bir kez daha yüzüne vurulmasıyla abartılı bir şekilde göz devirdi.

"Bazen beni deli ediyorsun Jihoon."

Jihoon ile birlikte sıralarından kalkıp bahçeye doğru yürümeye başladılar.

"Hislerimiz karşılıklı."

Boş bankta tek başına oturan Minghao'nun yanına doğru yürüyorlardı.

"En azından bir hissimizin karşılığını alıyoruz."

Didişmeyle başlayan sohbetleri ilk defa güzel bir sona bağlanmış gibi birbirlerine bakıp güldüler. Bu acizliklilerinin son noktasıydı ve bundan eğleniyorlardı. Minghao her ikisine birden baktı.

Rock With You | JeongcheolWhere stories live. Discover now