on ikinci bölüm, hüzünler ve sözler

910 125 43
                                    

Jeonghan için gerçekler hiç bu kadar can yakacak bir hâl almamıştı. Bu kadar canı yanmaya başladığında ise karşı çıkabilecek kadar gücü kalmamıştı. Kısacası her şeyi saldı.

Sevmeyi, görmeyi hatta düşünmeyi bile tamamen bıraktı. Gerçeklikten kaçmaya çalıştı. Seungcheol gerçeğini bir anda sandığa kaldırıp hiç var olmamış gibi yaşamaya çalıştı.

Olayın ardından birkaç gün Seungcheol'ü hiçbir şekilde görmedi. Ne etrafında ne de okul çevresinde. Bu da Jeonghan için kafasını dağıtmaya bir faktör oldu. Sakinleşmesi için büyük bir faktördü hem de.

Olanlardan sonra sadece bir kere daha ağlamıştı Jeonghan. Yakın arkadaşlarına olanları anlatmaya çalışırken o kadar kendinden geçmişti ki. Onun bu halini gören arkadaşları da bir daha bu konuyu açmadılar. Etrafındaki hiç kimse sanki Seungcheol hiç var olmamış gibi davranıyordu. Bunun için hepsine minnettardı.

Yeni hafta başlayıp son gününe kadar sabahları okula yalnız başına gitmek hiç bu kadae huzur verici olmamıştı kendisi için. Yine de Jihoon'un ricası üzerine Soonyoung sabahları peşine yürümeye başlamıştı. Yollarının okul ile birleştiği köşede buluşup birlikte yürüyorlardı.

"Jihoon konusunda emin misin?"

Soonyoung defalarca sorduğu soruya yine aynı cevabı verdi.

"Sana daha önce söyledim. Onun için iyi bir arkadaş olmayı, aşık olmaya tercih ederim."

Jeonghan ona kaçamak bir bakış attı. Zaten Jihoon'un şu an böyle bir açılmaya hazır olup olmadığında emin değildi. Sadece ona her bakışını gördüğünde açılmasını istiyordu.

Soonyoung, onu kendi bakışlarından bile sakınır gibiydi.

Birlikte okula girdiklerinde Jihoon çoktan gelmişti. Şu sıralar, Jeonghan tamamen yıkıldığı sıralar, yakın arkadaşı fazlasıyla üzerine titrer olmuştu. Pardon, tanıdığı herkes üzerine titrer olmuştu.

Öğle aralarında Seungkwan bile sevgilisinin yanına gitmektense onlarla olmayı tercih ediyordu. Açıkça hangi tarafı desteklediğini gösteriyordu. Yine de bu Vernon ile yaşadığı hayatı etkileyecek bir şey değildi.

Jihoon ile birlikte sınıfa girdiklerinde herkes bundan bahsetmeyi bırakmıştı. Neredeyse tüm okulda ilişkilerinin Seungcheol'ün aldatması yüzünden bittiğine dair bir dedikodu yayılmıştı. Bunu Kwan'ın yaptığına emindi ancak sesini çıkarmıyordu. 

Bir iki ders tüm ilgisini çıkardığı notlara gösterdiğinde hayat sanki her zamanki normal haline dönmüş gibi hissetmesine sebep oluyordu. Tam o sırada Jeonghan'ın aklı dalıyor, gözünün önüne yarı çıplak Seungcheol geliyordu.

Son yazdığı kelimenin ucunda kalan kaleminin yanına gözyaşı damlayana kadar daldığı yerden çıkamıyordu. Tüm vücudu o anın içine ışınlanmış gibi hissetmesine sebep oluyor ve gözyaşının 'pıt' sesini duyana kadar geri dönemiyordu.

"Yine ağlıyorsun."

Bu sefer için o ses bile girdiği hayal aleminden çıkmasına yardım etmemiş olmalıydı ki Jihoon'un sesine aydınlandı. Defterine damlayan gözyaşına baktı. Kalemi bırakıp kimse görmeden gözyaşlarını silmek istedi.

"Al bunu."

Jihoon'un uzattığı peçeteyi alıp gözlerini sildi. Teneffüse çıktılarının bile farkına varmayacak kadar dalmıştı.

"Gel biraz hava alalım."

Sözünü dinleyip onunla birlikte bahçeye çıktı. Temiz hava almak ne kadar iyi gelebilirse o kadar iyi hissetmeye çalıştı kendini. Karşıdan koşa koşa gelen Soonyoung önlerinde dikildi.

Rock With You | JeongcheolWhere stories live. Discover now