özel bölüm, cheol'ün aşkı bir

889 99 73
                                    

Choi Seungcheol günlerini serserilik ve bela ile geçirdiği günler arasında tek gayesi başını nasıl daha fazla derde sokabileceğiydi. Bunun dışında hiçbir derdi yok gibi gözükürdü.

Okul günlüklerinde hiçbir isteği veya başarısı yoktu. Okumakta hiçbir zaman gözü olmamış, hayata erken atılmak isteyen bir karakterdi sadece. Tehlikeyi tatmadan yaşamayı öğrenemeyen cinstendi.

Bu hovarda gençliğinin arkasında tek bir şeyi dert ederdi Cheol. Dört dörtlük olduğuna emin olduğu hayatında gerçekten sevildiğini hiç tatmamıştı. Bu öyle basit bir sevgi değildi.

Onunla takılan dostlarının veya sırf kanbağının olmasından kaynaklanan bir sevgi değildi bu. Kendi hür iradesiyle Cheol'ü seçip onu sevebilecek bir sevgi tatmamıştı. Sürekli tercih edilen kardeşinin yanında hiç seçilmeyen kişiydi.

Ya da seçildiğini düşündüğü anların hiçbirinin gerçek olmadığını biliyordu. Çevresine yaklaşmaya çalışan tiplerin çoğu nihayetinde bir çıkar göstermişti ona. Seungcheol hayatı içerisinde gerçekten sevilmeyen bir adam olmanın gerçekliğiyle daha da hovardalaşmıştı.

İstedikleri gibi gerçekten sevilmeyecek bir tipe dönüşmüştü.

Bu sevgisizliğinin arasında hiçbir beklentisi yoktu yine de. Sevileceğine dair ihtimali dahi yoktu. Öyle dolup taşmıştı ki bu gaddarlıkla okula gittiği her gün yüzüne yansır olmuştu. Hiçbir şeyi umursamayacak kadar gamsızlaşmıştı.

O gün okula gittiğinde de yüzünde o gamsızlığı ile kendi mekanı belirlediği ücra köşede sigarasını çekiyordu. Bu meret yüzündem kaç kere kınama cezası aldığını hatırlamıyordu ki çok umursamıyordu.

Oturduğu ücra köşede duyduğu ayak sesleri bile onu korkutmayacak kadar bir umursama seviyesiydi bu. Nihayetinde koştur koştur gelen bir hoca değil aksine kısa bacak Dino idi. Nefes nefese durdu önünde.

"Abi, Joshua derse gelsin dedi."

Seungcheol sigaranın son demini çekip izmariti iki parmağıyla fırlattı.

"Siktir et, hayatta çekemem o manyak adamı."

Dino sanki çok önemliymiş gibi tekrarladı.

"Ne olursa olsun, gelsin dedi yoksa o buraya gelecekmiş."

Seungcheol biricik kardeşinin ısrarına içinden bir lanet okudu. Onun bu ders sevdasına kendisini de zorla çekiştirmesi rahatsız ediciydi.  Yine de onu bu itlerin arasına sokmaktansa, manyak adamı çekmeyi tercih etti.

Sınıfa girdiğinde Joshua önde, kendi sırasında oturuyordu. Geldiğini fark etmesi için kapıyı sertçe kapatıp oflaya puflaya sırasına gitti. Sırasının başında bir şeye uzanmaya çalışan Jiyo'ya baktı.

"Neye bakıyorsun?"

Arkası dönük kız sıranın altına ulaşamadan yerinde irkilip ona baktı.

"Hiçbir şey!"

Patır patır kendi sırasına geçip oturduğunda Cheol çok umursamadı başta ancak ikide bir sırasına attığı bakış yüzünden işkillendi. Kafasını sıranın altına eğip çöplük olmuş yerin içinde parıl parıl parlayan kırmızı zarfı gördü.

Başta şaşırdı. Ne olduğunu anlamayamamış gibi zarfı alıp açtı. İçinde çok içten sevgi sözcüklerini gördüğünde Seungcheol neredeyse hayatında ilk defa kızaracak gibi hissetti kendini. Mektubun sonundaki ismi okudu.

Seni seven, Yoon Jeonghan

O andan itibaren adı aklına mıh gibi kazındı. Ona dikkatle bakan gözlüklü kıza yan bir bakış atıp mektubu anında cebine sıkıştırdı. O andan itibaren daha hocası gelmemiş olan derse bütün ilgisini kaybetti.

Rock With You | JeongcheolWhere stories live. Discover now