rosita espinosa

265 12 4
                                    

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Rosita Espinosa

Çoğunlukla sebze ve meyvelerden oluşan bahçede, tohumları ekiyor ve suluyordun. Alexandria'ya tarım işi için geniş bir alan açılmıştı ve bu işle en çok sen ilgileniyordun.

Güneş üzerine düşerken, neredeyse kızartılıyormuş gibi yandığını hissettin. Alnından düşen ter damlalarına bakacak olursak, şapkan seni güneşten pek koruyamıyordu.

Son bir çukur kazıp içine tohumu ektikten sonra suladın ve kendini geri, çimenliğe doğru attın. Nefesini toparlamaya çalışırken, şapkanı çıkarıp yüzünü kapadın.

"Pekala, burada neyimiz varmış bakalım?" diye bir ses duydun, şapkayı yüzünden çektiğinde karşında dikilen Rosita'ya baktın.

kısa bir gülücük verip, "Ben, şapkanın içerisinde ölüyorum," diye cevapladın. Kolunu sana uzatarak kalkman için yardım etti, kolunu tutarak ayağa kalktığında, "Tohumları ekmeyi bitirdin mi?" diye sordu.

"Evet, hepsi bitti." dedin derin bir nefes vererek. Rosita bahçeye bakarken ona baktın, ona hayranlık duymaman elinde olan bir şey değildi.

Rosita'ya karşın duyguların olduğu konusunda yalan söyleyemezdin. O resmen mükemmeldi; inanılmaz derecede güzel, cesur, yoluna çıkan her şeyi yenebilecek biriydi. O senin için mükemmeldi.

"Bundan sonra bir işin var mı?" diye sordu Rosita. Bir kaç saniye düşündün, "Emin değilim. Bugün sadece bunları yapmayı planlamıştım." diye cevapladın, bitkilerin olduğu tarlayı işaret ederek.

"Bana gelmek ister misin? Bir şişe şarabım var ve belki sana yeme-" konuşurken bakışların dudaklarına kaydı. Dudakları yüzünden konuimasına odaklanmak zordu, heo böyle oluyordu.

Bir parçan hep onu öpmeyi düşünüyordu. Elleri senin bedeninde gezinip, belinde durdurarak seni kendine daha çok çekmesi nasıl olurdu diye düşündün. Senin boynunu nasıl öpeceğini ve hatta nasıl küçük izler bırakacağını düşün-

"Hey, dikkatler buraya," Rosita parmağını şıklatarak seni gerçekliğe döndürdü. Sana sırıtırken yüzünün yandığını hissedebiliyordun, "Dikkatin mi dağıldı?" diye sordu.

"Ben, şey-" kelimelerin tükenmiş gibiydi, ne diyeceğini bilmiyordun. Bir bahane üretmek için çok geçti, bu sefer seni gerçekten yakalamıştı.

Rosita sana yaklaşması ile kalbinin hızı bir anda değişti. Elleri yavaşça beline doğru yol aldı ve seni kendine çekti. Tam şu anda, kalbin saniye binlerce kez çarpıyordu.

Yüzünü senin yüzüne yakınlaştırdı, dudaklarınız arasında bir iki santimetre vardı. Seninle dalga geçiyordu, "İstediğin şey bu mu?" diye sordu. Kirpikleri yüzüne değiyordu.

"Evet," titreyen nefesinle cevapladın. Sonunda aranızdaki mesafeyi kapatarak, dudaklarınızı birleştirdi. İkiniz birbirinizi öperken ellerin ile yüzünü avuçladın.

Ne kadar süredir buna devam ettiğinizi bilmiyordun ancak ikinizinde ayrılırken nefes nefese kalmanıza sebep olacak kadar uzundu. Ayrılmanıza rağmen seni hâlâ kendine yakın tutuyordu. Elleri belinin çevresine dolanıyordu.

"Hâlâ bana gelmek istiyor musun?" diye sordu, yarım bir sırıtışla. Sırıtışını kopyalarken, "Tabii ki," dedin.

______________________

Umarım beğenirsinizz

twd imagine - çeviriWhere stories live. Discover now