Bölüm 11 - Sınanış

122 8 40
                                    

seni bazı karanlık şeylerin gölge ve ruh arasında gizlice sevilmesi gerektiği gibi seviyorum.

Gözlerimi araladığımda, pencereden dışarısının hala daha karanlık olduğunu görebiliyordum.

Neden bu kadar erken uyandığımı bilmiyorum. Ya da ne ara uykuya daldığımı hatırlamıyorum. Birkaç kez gözlerimi kırpıştırdım ve derin bir nefes aldım.

O sırada karnımın üstündeki ağırlığı fark ettim ve dün gecenin bütün anıları gözlerimin önüne geldi.

Düşündükçe dudaklarımdaki tebessümü bastıramadım.

Gerçekten yaşanmış mıydı?

Ve ben buna izin mi vermiştim?

Hoş, daha öncelerinde ona izin verdiğim olmuştu. Hem de iki kere.

Sadece sonunu getirememiştik.

Pişman mıydım? Sanmıyorum.

Hayır.

Pişman değildim.

Ayrıca, daha ne kadar birbirimize karşı koyabilecektik ki? Buna engel olamazdık. Önümüzde bu kadar uzun yıllar varken, bunun er ya da geç bir gün yaşanacağını ikimiz de biliyorduk.

Beni neyin uyandırdığını Aleksander'ın tutuşunun sıklaştığını anlamamla fark ettim. Uyandığımı mı fark etmişti? Ben bile bu kadar süre deliksiz uyuduğuma inanamıyordum.

Omzumun üzerinden ona baktım. Hala uyuyordu ama kaşlarının arasındaki v şeklini görebiliyordum. Rüya mı görüyordu? Yoksa uzun yılların getirmiş olduğu bir kâbus muydu onu rahatsız eden? Yanında ben varken, neden kâbus görüyordu ki?

Aleksander'ı daha önce hiç böyle görmediğimi fark ettim. Çok... İnsancıldı. Tahmin ettiğim uzun yaşamına rağmen şimdi genç bir adam gibi gözüküyordu.

Bir elimi karnımın üstündeki elinin üzerine koydum ve onu uyandırmamaya çalışarak dikkatli bir şekilde döndüm.

Dudakları hafifçe aralıktı, nefes alışverişlerini hissedebiliyordum.

Sol gözünün üstündeki şişlik neredeyse inmişti. Bugün daha iyi hissedeceğini tahmin ediyordum.

Saçları dağınıktı. Birkaç perçem alnına düşmüştü. Yine o yumuşak saçlarına dokunmak istedim. Yanaklarına, boynuna, hala daha çıplak olan göğsüne... Parmaklarım, dudaklarında ve sakallarında dolanmak istedi, dün gece neler yaptıklarını hatırlamak istercesine.

Ama onu uyandıracağımdan korktum. Kaşları hafif çatılı olsa bile bu huzurlu anını bozmak istemedim.

Onun yerine, kaşlarının arasındaki beni rahatsız eden v şeklinde parmaklarımı gezdirdim. Her dokunuşumuzda olduğu gibi şimdi de büyüteç gücünün içime aktığını hissedebiliyordum.

İç çektim.

Dün gece çok daha fazlasını en güzel şekilde hissetmiştim. Böyle olabileceğini düşünmezdim ama buna alışabilirdim.

O kadar kolay olurdu ki...

Çok değil, birkaç saniye sonra Aleksander'ın yüzündeki o ifade düzeldi. Gülümsedim. Rahatlamıştım. Ve rahatlamış bir şekilde ona biraz daha yaklaştım. Teninin bu kadar sıcak olabileceğini düşünmezdim.

Onun bana söylediğinin aksine, asıl Aleksander beni her seferinde şaşırtmayı başarıyordu.

*

Back to the Start | DarklinaOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz