Bölüm 18 - Başlangıca Dönüş

92 7 70
                                    

seni nazikçe öptüğümde adımı seslen.

adını anıyorum, konuşabildiğim tek dil.

Güneşin ilk ışıkları ile kamp alanındaki açıklıkta, Aleksander ile Nikolai'nin grubunun gelmesini bekliyorduk.

Gözcüler sabahın alacakaranlığında kampa gelen yolda bir toz bulutu gördüklerini söylemişlerdi. Bunun tek bir anlamı olabilirdi, Nikolai mektubumuzu almış ve buraya doğru hareket ediyordu.

Bakışlarımı kamp yolundan çektim ve omzumum üzerinden, eskiden kara bir bulut olarak göğe kadar yükselen Diyar'a çevirdim.

Burayı ilk gördüğümde neler hissettiğimi düşündüm bir an için. O zaman da buralarda bir yerde çadırlarımız kuruluydu ve ertesi gün Diyar'a girmek, karşı tarafa geçmek için saatleri sayıyorduk. O gün ile ilgili emin olduğum tek şey, ne kadar gergin olduğumdu. Ailemi öldüren Diyar'ın beni de hatta Malyen'i ve gemideki herkesi öldüreceğini düşünüyordum.

Nitekim, öyle de olacaktı.

Eğer ben Güneşin Elçisi olmasaydım.

Farkında olmayarak Diyar'ın eski giriş yoluna doğru yürüdüğümü, ancak Aleksander'ın ayak seslerini duyunca anladım. Kollarımı sıkı bir şekilde göğsümün üzerinde birleştirmiştim.

Aleksander'a dönmeden, sessizce söyledim. "Başladığımız yerdeyiz. Farkında mısın?"

"En başında mıyız?"

Kaşlarımı çatarak Aleksander'ın lafı üzerine ona baktım. Onun da bakışlarının Diyar'da olduğunu gördüm.

Kim bilir geçmişte ne kadar çok burada durup, önündeki kendi yarattığı karanlığa bakmıştı? Şimdi ise oradan geriye sadece gri kumlar ve birkaç eski gemi parçası kalmıştı. Burası eskisi kadar korkutucu değildi ama hala daha rahatsız ediciydi. İnsanın ürpermesine neden oluyordu.

Aleksander üzerindeki bakışlarımı hissetmiş olacak ki bana dönerek söyledi. "Yoksa o sonun başında mıyız?"

Sonun başı olması için onun bugün burada ölmesi gerekirdi. Ama öyle bir şey olmayacaktı. Aleksander bugün burada ölmeyecekti. Burada ölen veya yok olan tek şey, Merzost'un laneti olacaktı. Aleksander ondan kurtulduğu anda, biz yeni, yepyeni bir başlangıç yapacaktık ve en başa, başlangıca dönecektik.

Yüzümde belli belirsiz bir tebessüm ile söyledim. Kendimden emin bir şekilde söyledim. Aleksander'ın da böyle hissetmesini umarak söyledim.

"En başındayız."

Çok değil, birkaç dakika sonra yanımıza Soldat Sol askerlerinden birisi geldi ve Nikolai ile grubunun kampa giriş yaptığını söyledi. Hiç vakit kaybetmeden onların yanına gittik.

Tahmin ettiğimiz gibi büyük bir kalabalık ile gelmemişlerdi. Nikolai'nin yanında birkaç özel koruması ile askerleri ve Zoya vardı. Başkentte dikkat çekmemek adına böyle davranmış olmalıydılar. Yoksa açıklama yapmaları gerekebilirdi.

Genya ve David'i sorduğumda, Nikolai bana cevap verdi.

"David gelmek istedi ama ben izin vermedim. Üçünün sarayda kalması daha iyi olacak."

Nikolai'ye hak vererek başımı salladım. Onlar artık bir aile olmuşlardı, minik bir bebekleri vardı. David'in onlardan ayrı olması, Genya'yı huzursuz edebilirdi. Zaten Genya'nın da burada olmak isteyeceğini pek sanmıyordum. Aleksander ile ilgili hiçbir şey onu ilgilendirmiyordu. Sadece sonucunu göreceği bir olay için buraya gelmesine gerek yoktu.

Back to the Start | DarklinaМесто, где живут истории. Откройте их для себя