Bölüm 15 - Geçmişten Bir Başka Sır Daha

114 7 42
                                    


daha iyi bir hayat ne mi?
seni hayal edip, senin yanında uyanmak.

Odadaki konuşmamızdan sonra biraz da olsa yalnız kalmak adına Aleksander'ı süitinde bıraktım ve üstümü değiştirdikten sonra kendimi bahçeye attım.

Havalar biraz da olsa düzelmişti ve güneş ışığını tenimde hissetmek bana iyi geliyordu. Biraz gölün etrafında yürüdüm. Bir arada çocukların okuluna gidip onlara baktım ama aralarına karışıp, çalışmalarına yardımcı olmak içimden gelmedi. Aleksander ile konuşmamız canımı o kadar sıkmış, beni o kadar allak bullak etmişti ki çocuklara bir faydamın olmayacağını biliyordum.

Sonunda kendimi oyalayacak bir şey bulamayınca, adımlarımı Büyük Saray'a çevirdim. Saraya geri dönerken, yolda Genya ile denk geldim ve yüzümü görür görmez bir şeylerin ters gittiğini anlaması çok uzun sürmedi. Her ne kadar sorunun ne olduğunu merak edip öğrenmek istese de onun da canını sıkmak istemiyordum.

Hem, bunu nasıl açıklayabilirdim ki? Daha Aleksander ile doğru düzgün konuşma fırsatım bile olmamıştı.

Yine, bir zamanlar Aleksander'ın dediği gibi yapmıştım. Kaçıp gitmiştim. Ama daha fazla orada kalsaydım, birbirimizin kalbini kıracaktık.

"Yalena'nın yanına gidebilir miyim?"

"Benden izin almana gerek var mı Alina? Tabii ki de gidebilirsin." Genya ellerinin arasındaki ellerimi sıkı bir şekilde sıkarak söylerken, ikimizin de yüzünde üzgün bir tebessüm vardı.

Şu sıralar Yalena ile vakit geçirmek o kadar iyi geliyordu ki... Hayatın sıkıntılarından uzaklaşıp onunla ilgilenmek, sarayın içindeki tek neşe kaynağım olabilirdi. Zoya'nın bile ne kadar sert olduğunu bilmeme rağmen, ona değer verdiğini görebiliyordum.

Genyaların süitine vardığımda, içeride yardımcı hizmetkarı Katya vardı. Her ne kadar Genya birçok işi tek başına halledebilmeyi başarsa da günün her saatini Yalena ile geçiremiyordu ve bir yardımcıya ihtiyacı oluyordu.

Katya beni gördüğünde, başıyla selam verdi ve elindeki işe kaldığı yerden devam etti.

Yalena'nın beşiğinde yattığını görebiliyordum. Neyse ki uyumuyordu, elleri ve kolları hareket halindeydi.

"Çıkabilirsin Katya. Ben buradayım."

Her ne kadar sarayda öyle çok büyük bir unvanım olmasa da buradaki herkes dileklerimi yerine getiriyordu. Katya da tek bir kelime bile söylemedi ve ardından süitin kapısının kapanma sesini duydum.

Yalena yattığı yerden bana büyük gözleriyle bakarken, gülümsemeden edemedim. Oldukça tatlı bir bebekti. Kelimenin tam anlamıyla annesine benziyordu. Çilek sarısına dönük saçları, yeşil ve büyük gözleriyle, büyüdüğünde annesi kadar güzel bir genç kadın olacaktı.

Elbette David'e benzer özellikleri de vardı. Bu hareketli ve yerinde duramıyor oluşu, onu babasına fazlasıyla benzetiyordu.

"Sen de ışığı seviyorsun, değil mi? Adın gibi."

Yalena, parmaklarımın arasında dolaşan ışık harelerini meraklı gözleriyle izliyordu. Elleri ve tombul bacakları durmadan hareket halindeydi, ışığın izlerini yakalamaya çalışıyordu. Bunu, yeni doğduğu zamandan beri yapıyordu. Bende fark ettiğimden beri onun ışığımla oynamasına izin veriyordum.

Daha fazla dayanamayarak Yalena'yı kucağıma aldım. Onun da bu durumdan mutlu olduğunu, çıkardığı neşeli seslerinden anladım.

Odasının içinde öylece dolaşırken, parmaklarımın arasında ışık harelerinin dolaşmasına da izin veriyordum. Yalena onları yakalamaya devam ederken, sarayın bahçesini gören sallanan sandalyesine oturdum.

Back to the Start | DarklinaWhere stories live. Discover now