|17|

9.3K 632 344
                                    

Jungkook gözlerini açtığında yanında uyuyan Hoseok'u görünce hatırladığı şeyle ayağa fırladı.Bilincini kaybettikten sonra doktor gelmiş sakinleştirici iğne yaparak odasına götürmüştü.

Jungkook endişeyle etrafına bakındı, Yerde uyuyan Hoseok'un kolunu tuttu ve onu uyandırmak için sarstı.
"Seokjin, Namjoon'dan hoşlanmıyor!" Hoseok bağırarak uyandı.
Görünüşe göre bir rüya görmüş.

"Hoseok! uyan!"

Jungkook, Hoseok'a tekrar bağırdığında, Hoseok heyecanla ayağa kalktı.
"Jungkook neler oluyor? Ah, iyi misin?"

Hoseok, Jungkook'un nasıl olduğunu merak ederken, Jungkook heyecanla, "Taehyung, Taehyung geldi mi?" İyi bir cevap bekleyerek sordu.
Hoseok'un yüzü anında düştü, kaşları çatıldı "Henüz değil ama Jungkook, onunla neden bu kadar ilgilendiğini ya da ona neden Taehyung dediğini bana söylemeyecek misin?."

Jungkook o konuşmalara girmek istemiyordu, belki Taehyung bundan hoşlanmayacaktı.Bu yüzden sadece sustu ve başını eğdi.Jungkook kapıyı açtı ve Hoseok içini çekip tekrar uzandığında dışarı çıktı.

Taehyung olmadan salon sessizdi.
Etrafına baktı, Namjoon yakınlardaki kanepede uyuyordu, Jimin ve Seokjin gece geç saatlerde yarın ki kahvaltı için hazırlıklar yapıyorlardı.

Mutfakta çalışan Seokjin'e yaklaştı, "Gelmeyecek mi?" dedi yalvaran bir sesle.Sesi ağlamaktan kısılmıştı.

"Çok şükür uyandın" Seokjin, Jungkook'a sarılarak mutlu bir şekilde söyledi.Jungkook, Seokjin'i kenara çekti ve "Kesinlikle gelecek, değil mi?" inanmak istiyormuş gibi söyledi.
Seokjin çaresizdi, bu yüzden sohbetten kaçınmak istedi ve "Bay Kim'in babasına yemek götürmem gerekiyor"  dedi ve elinde tepsiyle odadan çıktı.

Jungkook dudaklarını büzdü ve masaya yaslandı.Onu öfkeyle izleyen Jimin'den haberi yoktu.

"Bay Kim ile aranızda bir şey mi var?" Jimin, Jungkook'a yaklaşırken sordu ve onu kolundan sıkıca tutup sarstı.Ama Jungkook bir şey söyleyemedi.Konuşacak hali yoktu.

"Jimin, beni rahat bırak"

Jungkook'un sözleri Jimin'i daha da sinirlendirmişti.Jimin, Bay Kim'i severken Taehyung onu umursamamış, ama Jungkook ona hiçbir şey yapmadan yaklaşmış ve hatta köle ilişkisi çizgisini aşmıştı.
Bu Jimin'i deli gibi kıskandırmıştı doğal olarak.

Namjoon'un telefonunun ani aramasıyla Namjoon uykudan uyanmış ve telefonu eline almıştı. Jungkook, bunun Taehyung'dan olduğunu düşünerek Namjoon'a koşarak geldi.
Jimin, Jungkook'un aklından neler geçtiğini anlayamıyordu.

"Taehyung mu?" dedi Jungkook mutlu bir şekilde.Namjoon hayır anlamında başını sallamış, telefonda konuşmak için dışarı çıkmıştı.

Jungkook'un neşesi göğün yedinci katına ulaşırken, o artık gökten yere vurulmuştu.Elleri titrerken dolu gözlerle duvarı izledi.Gözlerinin ön tarafı bulanırken gözlerindeki ılık yaşlar, sıcak yanaklarını ıslattı.

Koltuğa oturup yastığı kucağına koydu ve yaşadıkları mutlu anları düşünmeye başladı.Aklına gelenle kalkıp bahçedeki havuza gitti ve serin havada bir sandalyeye oturdu.

Yıldızlara bakarak kendini teselli etmeye karar vermişti.

Gökyüzünde her saniye renk değiştiren o rengarenk yıldızı gördü.
Gözyaşlarının arasından hıçkırarak acı bir şekilde gülümsedi.

"Kabul ediyorum, bu yıldız senin olsun ama karşılığında sadece geri dön. Lütfen..." dedi gözlerini kapatarak.

Taehyung'un evin ikinci katındaki babası da tekerlekli sandalyede tepkisiz bir halde pencereden onu izliyordu.

|Would you change for me?|TAEKOOK|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin