|32|FINAL

6.2K 379 264
                                    

5 ay sonra...

"Anladım, Taehyung.Sadece dinleneceğim, hareket etmeyeceğim. Tamam!"

Aynı kelimeleri duymaktan bıkan Jungkook içini çekerek konuştuğunda, Taehyung güzelinin belinden tutmuş ve onu kendine çekerek ensesindeki bene öpücük göndermişti.Bu duygu tavşan için asla değişmez, onu her zaman delice heyecanlandırırdı.Zaten üç aylık hamileydi ve bu nedenle başından hiç ayrılmayan kocası hareket etmesine bile izin vermiyordu.Şimdi bebeği kendisi bir bebek doğurmak üzereydi.

"Bir daha söyleyeyim mi? Sanırım anladın güzelim.Endişelenme, Jin'e bütün gün senden ayrı kalamayacağını söyledim."

Taehyung tekrar heyecanlı ve endişeli bir şekilde konuşması Jungkook'u güldürmüştü. Kocası neye güldüğünü soran gözlerle bakarken tekrar gülmüş, "Sanki benim yerime hamilelik hormonları sen yaşıyorsun gibi" demişti kahkahası büyürken.Haklıydı, her şeyi abartmıştı.Hamile birinin hareket etmemesi gerektiğini kim söylemişti ki?Hatta o kadar abartmıştı ki, her hafta eve bir doktor gelip sağlığını kontrol ediyordu.

"Ama borcum şimdi ikiye katlandı ya. Başından beri bakmam gereken tek bebeğim vardı, şimdi iki bebeğim var. Harika bir duygu ve aynı zamanda sorumluluk gerektirir.İşimi hakkıyla yapmaya çalışırım bende."

Taehyung'un bu sözleri söylerkenki ciddiyeti, Jungkook'un kahkahalarının tüm evi doldurmasına neden olmuştu.
Hareketleri çok tatlıydı, hamile olmasaydı gözünün önünde kocasının onu yiyebileceğini bilmiyordu tabii.

"Özlemim seni çıldırtmış durumda sevgilim"

Tavşanın sözleri bile ona olan hasretini artırıyordu, her anlamda.

"Hadi, işe geç kaldın," dedi Jungkook, sevgilisinin takımının yakasını eliyle düzeltirken.Öyle söylese bile gitmesini elbette istemiyordu.Ona çok aşıktı ve onu akşama kadar fazlasıyla özleyecekti.Her şeyin sözüne bağlı olduğunu biliyordu, eğer isterse Taehyung tüm işini bırakır ve bütün gün tavşanıyla evde kalırdı.Ama bunu yapmak bencillik olurdu.

"Belki bugün biraz hava alırız, sana da iyi gelir. Ben işe gitmesem sorun olmaz."

Elbette yaptığı malum bir şeydi, dünyayı kendi haline bırakmaktan asla vazgeçmeyecekti.

"Yarın gideceğiz ya aşkım, bugün sen işe gideceksin hemen"

Taehyung onaylayarak başını sallamış ve "Kendine iyi bak" sözlerini duyduktan sonra eğilip eşinin dudaklarını öpmüştü.Tam da hayal ettikleri gibi yaşıyordular.Ayrıca evlendikten sonra yeni bir eve taşındılar kötü anılardan kurtulmak için.Tavşana yaptığı her şeyi en kısa sürede unutturmayı başarmıştı da.

Taehyung yatak odalarından çıkıp merdivenlerden aşağı inerken, Jin'in odasından duyduğu seslere kaşlarını çatarak kapısını çaldı.O sırada Namjoon'un içeriden kendi kendine mırıldandığı küfürlerini duydu.Jin hızla kendini toplamış, kapıyı açarak sakinleşmeye çalışırken Taehyung'un bir şey söylemesini beklemişti.

"Senin neyin var? Tanrım! Jungkook'u sana emanet ediyorum ama sen burada Namjoon'la sevişiyorsun!"

Jin duyduğu sözler karşısında utançla başını eğmiş ve sessizce bir özür mırıldanmıştı. Böyle yakalanmasını elbette istemezdi.

"Bu son olsun! Şimdi Jungkook'a git ve onu yalnız bırakma!"

Jin başını sallayıp odada Namjoon'a gergin bir şekilde bakarken,sevgilisi ona mahcup bir şekilde baktı.Tabii ki Taehyung gittikten sonra Jin her şeyi durdurmuş ve Namjoon'un saçını çekmişti sertçe.

|Would you change for me?|TAEKOOK|Where stories live. Discover now