II

364 60 32
                                    

C,J: Changbin, uyan hadi!
C: Aaaa sinirleniyorum bak, dün Jisung bugün sen!
J: CHANGBIN UYANSANA BE ADAM!
J: Bir dakika hyung.

Jisung, son ses HEYDAY açıp Changbin'in yanına geldi.
Changbin uyandı.

CB: AAAAAA! NELER OLUYOR BE!
Kafasında dikilmiş iki adam, birinin elinde hoparlör, HEYDAY çalıyordu.
CB: Tamam, kapat şunu.
C: Changbin hazırlan. Biz aşağıya kahvaltı yapmaya gidiyoruz.

Chris ve Jisung odadan ayrıldı.

Changbin hazırlanmaya başladı.
Aynanın karşısına geçti.
CB: Vay, bugün ne kadar yakışıklıyım be! Her zamanki gibi. Seo Changbin, hazırlan. Bugün hayatının aşkıyla tanışmaya gidiyorsun. Yang Jeongin'le!

Changbin hazırlanıp aşağıya indi.

CB: PRENSİNİZ GELDİ!
J: Ooo kardeşim, bu süsler ne için böyle? *göz kırpar*
CB: Oğlum New York'a gidiyoruz, bizi karşılamak için havalimanında fanlarımız da olacak. Fanlarımız için tabii ki de.

Changbin içinden Yang Jeongin... dedi.

C: Çocuklar hadi çabuk olun. Birazdan çantalarımızı alıp dışarıya çıkmamız gerek.

15 dakika sonra çantalarını alıp dışarıya çıktılar. Arabaya binip havalimanına doğru gitmeye başladılar. Chris'in kulağında kulaklık, After Hours dinliyordu. Changbin, Chris'in omzuna başını koymuş uyuyordu. Jisung ön koltukta dışarıyı seyrediyordu. Sessiz bir ortam vardı. Havalimanı göründü. Changbin uyandı ve arabadan inip havalimanına girdiler. Önlerinde korumaları, arkasında 3RACHA, uçaklarını bekliyorlardı. Changbin, gittikçe daha da heyecanlanıyordu. Jeongin'i görecekti. Jeongin'le konuşacaktı. Onunla müzik yapacaktı. Onunla vakit geçirecekti. Changbin yanlışlıkla dışından "Ah, çık aklımdan." dedi.
C: Ne?
J: Changggg??? Kim aklında haaa????
Eheheee~
CB: Aklımdaa.. Time Meydanı var! Orası çok güzel bir yer yaa~
J: Ben de yuttum. Jeongin olduğunu biliyoruzzz!
CB: Oğlum bi-
YA DEĞİL İŞTE DURUR MUSUN JİSUNG Bİ SUS ARTIK DEĞİL!
J: Tamam Binnie ama sen bilirsin.
C: Tamam susun uçağa bineceğiz şimdi.
USLU DURUN.
J: Hyung çocuk muyuz biz Tanrı aşkına!?
CB: Aman hyung ne abarttın bee.
C: Tamam uslu durun aksilik çıkmasın.
Nihayet uçağa binmişlerdi. Chris yarım kalan After Hours'u dinlemeye devam etti. Changbin Yang Jeongin'e yazmaya karar verdi. Jisung da çaktırmadan Changbin'in telefonunu izliyordu.

jeongin/changbin

Selam naber

Changbin telefonu kapattı. Havayı izledi. Heyecandan koltuğu kemirecekti. Jisung da Changbin'in yazdığı mesajı görüp gülümsedi.
Changbin'in dizindeki telefon, gelen bildirimle titredi. Changbin yerinden zıplayacaktı. Jisung'a baktı. Jisung onu izliyordu.
Jisung neler döndüğünü anlamış gibi Changbin'e bakıp göz kırptı.
Changbin telefonuna baktı.

jeongin/changbin

Selam naber
iyi senn

Elleri titreye titreye "iyi tesekkurler ucaktayim geliyorum" yazabildi.

Changbin Jisung'a döndü. Jisung telefonu işaret edip "Ne yazdın?" der gibi başını salladı. Changbin "Her şey yolunda." anlamında başını salladı. Jisung "Ooo hayırlı olsun" diyormuşçasına dudaklarını hafifçe yalayıp gülümsedi.

jeongin/changbin

changbin bak ne diyeceğimm
geldiğinde seni güzel bir uere götureceğim

NE|
olur tabii :)
:))

Changbin böylesine iyi hissetmemişti. Kafasında sanki yıldızlar dönüyordu. Jeongin'in onu nereye götürebileceğini düşündü. Gece klübü? Ah, hayır. Jeongin utangaç tatlı biriydi. Gece klüplerinde işi olmazdı.

1 saat sonra

Sonunda New York'a gelmişlerdi. Uçaktan indiler ve havalimanına geldiler.

guitar,,chanminWhere stories live. Discover now