XII

181 32 17
                                    

Chris düşünceler içinde boğulurken sabahın olduğunu farketti. Bugün ekip Time Meydanı'na gitmek için anlaşmışlardı. Gözyaşlarını silip kafasını camın kenarındaki duvara yasladı, dışarıyı izleyip az ama akılda kalıcı olan Times'daki anılarını aklında canlandırdı.

Chris'ten

Her ne kadar az anımız olsa bile, kısa süre önce tanışsak bile onu özlüyorum. O benim diğer yarımdı. Biz birbirimizi tamamlıyorduk. Daha yeni yeni birbirimizin yaralarını kapatmaya başlamışken, neden?
Neden bunu bize yaptı?
Artık ileriye bakmalıyım. Ama kapana kısıldım, ne yapacağımı bilmiyorum. Gözyaşlarım durmuyor.
Lütfen sarılalım Seung...
Beni bırakma...

Seungmin'den

Nefes nefese uyandım çünkü rüyamda onu gördüm, gerçekten bir cehennemin içinde gibiydi.
Gerçekten onu kırdığımı hissediyorum, ama iyiliğimiz için yaptığımdan eminim. Çok fazla nefret söylemi almaya başlasaydık hiç de iyi olmazdı.
Onu kırmamalıyım.
Lütfen sarılalım Chris...
Seni bir daha böyle bırakmayacağıma söz veriyorum.

***

Öğlen olmuştu.
Chris kalbinde bir ağrı ile sadece yorgun bir şekilde bir köşede oturuyordu. Hiçbir şey yemiyordu, hiçbir şey yapmak istemiyordu. Sadece Jisung ve Changbin'e nasıl hissettiğini gösteriyor ve söylüyordu. Diğerlerine yük olmamayı istediği için onların yanında daha enerjik olmaya çalışıyordu, ama Seungmin onun nasıl bir hâlde olduğunu anlayabiliyordu. İçi parçalanıyordu, o günü geri almak istiyordu. Aralarının düzelmesi şuan için zordu, Seung pişmandı. Chris'e söylemek, özür dilemek istiyordu ama kabul edilmeyeceğini düşünüyordu. Hem böyle bir hata yaptıktan sonra özür dilemeyi seçemezdi.
Sadece bekleyecekti.
Chris'in ona geri gelmesini bekleyecekti.
***
CB: Beyler şu sorunları bugün siktir edip eğleniyoruz, tamam mı?
Changbin çaktırmadan Chris'e baktı.
J: EVEETTT! BUGÜN HİÇ BİTMESİN!
F: Hyunjin ve Minho da gelecek mi?
I.N: Tabii ki deee~

Seungmin ve Chris neredeyse hiç konuşmuyorlardı, gizliden birbirlerini izliyorlardı. Diğerleri bunun farkındaydı, bunun olmasını istemiyorlardı.

C: Beyler benim bi odaya gitmem gerek.  10 dakikaya gelirim.

Chris odadan çıktı. Aradan 5 dakika geçtikten sonra da Seungmin odadan ayrıldı.
***

CB: Beyler size bi konudan bahsetmem gerek, odada olmadıkları için şimdi söylüyorum.
F: Buyur.
CB: Seungmin ve Chris Hyung'da bi değişiklik fark ettiniz değil mi?
I.N: Evet, sanırım araları bozuk.
F: Bunu acilen düzeltmemiz gerek.
J: Chris Hyung kötüleşti, size belli etmemeye çalışıyor ama adam depresyona girdi resmen.
J: Artık buna bir çözüm gerek.
CB: Bunları yakınlaştırmaya çalışalım.
F: Yalnız bırakalım.
I.N: Bugünki eğlence için bir planım var. İyi dinleyin.

Jeongin planını anlattı, diğerleri onayladı ve odadan çıktılar.
J: Ben bi Chris Hyung'a mesaj atayım. Siz de Seungmin'e söyleyin, gelsinler.

***

Jeongin'in planı başladı, Time Meydanı'ndaki bir bara geldiler.

Diğerleri Chris ve Seung'u baş başa bırakmak için dans pistine gittiler.

Chris çok fazla içiyordu, aklında sadece bu boktan olay vardı, o olayı unutup kafasını dağıtmak istiyordu. Gittikçe başı dönüyordu, etraftaki görüntüler bulanıklaşıyordu. Sesler boğuklaşıyordu ama,
onun gözlerinin içine bakan Kim Seungmin'i çok net görmüştü. Başı daha fazla döndü, gözleri karardı.
Yere düştü ve en son hatırladığı Seungmin'in bağırışıydı:
"CHRIS!"


guitar,,chanminWhere stories live. Discover now