VI

208 45 84
                                    


Kahvaltı yaptıktan ve biraz zaman geçtikten sonra MAKNAERACHA ve 3RACHA buluştu. Dağıldılar. Jisung Felix'le, Changbin Jeongin'le ve Chris Seungmin'leydi. Seungmin Chris'i küçük, şirin bir kafeye götürdü. Yoldayken sürekli bakıştılar ve neredeyse hiç konuşmadılar. Kafeye geldiklerinde Seungmin, Chris'e bakıp gülümsedi.

S: Bu kafeyi çok seviyorum. Burası benim kendimi dış dünyadan soyutladığım, dünyadan kaçtığım yer. İnsanların çoğu bilmez. Sen bil istedim Chris.
C: Burası çok tatlı bir yer. Beni getirdiğin için teşekkür ederim, Seung.
S: Ne içersin?
C: Sen ne içersen onu alayım. Farketmez.

İkisi de iced americano alıp cam kenarında bir yere oturdular. Yağmur yağıyordu.
C: Yağmurlu havaları severim.
S: Ben de.
C: Kahvelerimizi bitirdikten sonra dışarı çıkıp yürüyelim mi?
S: Bu çok güzel olur Chris, yağmurda yürümeyi severim. Özellikle sevdiğim insanlarla.

Chris utanmıştı, gülerek yanıtladı:

C: Ben de, Seung. Ben de.

Birbirlerine baktılar ve, her birbirlerine baktıklarında ikisinin de aklına sabahki an geliyordu. Kahvelerini bitirdiler.

C: Gel dışarı çıkalım.
S: Geliyorum.

Dışarı çıktıklarında hafif yağan tatlı yağmur onları ıslattı. İkisi de yağmurda yürümeyi seviyordu. Biraz yürüdüklerinde küçük orman gibi bir yere geldiler. Küçük ormanın yanında küçük de bir göl vardı. Ormanın içine girdiler. Chris Seungmin'e, Seungmin de Chris'e baktı. Chris gülümsedi ve, aklına tekrar o an geldi. Anı biriktirmek istiyordu.
Seungmin'in elinden tutup koşmaya başladı. Seungmin şaşırmıştı, ama bu çok hoşuna gitmişti. Beraber koştular, koştular, koştular...
İkisi de gülüyorlardı, artık yorulmuşlardı. Chris kendini yere atıp gülmeye devam etti. Seungmin Chris'in elinden tutup onu yerden kaldırdı.
Ormanın en güzel yerine gelmişlerdi. Her tarafta ağaçlar, yerde çimler ve çiçekler... Seungmin de anı yaşamak istiyordu. Ve artık bunu yapması gerektiğini düşünüyordu.

Chris'e sarıldı.

Chris kıpkırmızı olmuştu. Mutluluktan bağırmak istiyordu. Ellerini Seung'un sırtına, kafasını da Seung'un omzuna koydu. Seungmin elini Chris'in saçlarında gezdirdi, Chris kafasını Seung'un omzuna daha çok gömdü. Bir süre böyle kaldılar. Sarılmayı bıraktıklarında Chris Seungmin'in belini kavrayıp tekrar sarıldı. Bu sarılmanın bitmesini hiç istemiyorlardı.
Seungmin Chris'in kokusunu içine çekti ve bir elini Chris'in omzuna koydu, diğer eliyle Chris'in kravatını tuttu. Hafif tatlı yağmurun onları ıslatmasına izin verdiler. Ormanın tatlı kokusu, onların mutluluğunu daha çok arttırıyordu. Seungmin işleri biraz daha eğlenceli hâle getirmek istiyordu.

Chris'in kravatından tutup kendine çekti ve yanağını öptü.

Chris şok olmuştu. Kalbi küt küt atıyordu, değişik hissediyordu. Konuşamıyordu, sadece öylece durup şaşkınlık içinde Seungmin'e bakıyordu. Şok etkisi biraz olsun geçince, konuşmaya çalıştı.
C: Seungmin, sen...
S: Neden yaptığımı bilmiyorum, kendimi kaybettim. Özür dilerim.
C: Özür dileme Seung.

Seungmin önde, Chris arkada yürüyerek küçük ormandan çıktılar. Yağmur dinmişti ve güneş açıyordu.

S: Nereye gitmek istersin?
C: Sen nereye götürürsen.
S: İstiyorsan Times Meydanı'na gidelim.
C: Ah, olur. Orayı seviyorum.

Times Meydanı'na ulaştıklarında, magazin habercileri ve fanlarla karşılaştılar.

Random bir fan: TANRIM ŞURAYA BAKIN MAKNAERACHA'DAN KIM SEUNGMIN VE 3RACHA'DAN CHRISTOPHER BANG!!!
Random başka bir fan: AMAN TANRIM, MILLET BURAYA GELIN! YOKSA SEVGİLİLER Mİ?

Diğer fanlar Seungmin ve Chris'in etrafına toplandılar.

S: Korumalara bir gün izin verirsek böyle olur işte.
C: Böyle bir şeyin olacağını tahmin etmiyordum, kahretsin.

Magazinciler de topluluğa katıldı. Bağırış sesleri, flaşlar, kalabalık ve insanların gereksiz meraklılığı Chris'in sinir sorunlarını tetikliyordu. Sinirden titremeye başlamıştı. Seungmin Chris'in acı çektiğini farketti. Elini tutsa ship haberleri yayılacağı için bir şey yapamıyordu. Ama sevdiği adam acı çekiyordu. Chris'e baktı. Chris kafasını eğmiş, ellerini kavuşturmuş, ayağıyla ritim tutuyordu.

Seungmin Chris'in birazdan kriz geçirebileceğini düşündü. Daha fazla acı çekmesine dayanamazdı. Chris'in elini tuttu ve kalabalığı umursamayarak koşmaya başladı. Chris daha iyi hissediyordu, en azından flaşlardan kurtulmuştu. O da Seungmin'le koşmaya başladı.

S: Elimi bırakma Chris, kalabalık arkadan geliyor. Kaybolabilirsin.

Chris başını "tamam" anlamında salladı ve ikisi de olabildiğince hızlı koşmaya başladılar. Karşılarına çıkan bütün dönemeçlerden döndüler, sonunda güvenli bir yere geldiler.

S: İyi misin?
C: Daha iyiyim, beni kurtardın. Teşekkür ederim.
S: Önemli olan senin iyiliğin, Chris. Benim yaptığımın bir önemi yok.
C: Biliyor musun Seung? İnsanların büyük bir kısmı beni sinir sorunlarım yüzünden sevmez. Sen neden?
Neden beni kurtardın ve...
S: Sevmemeleri çok saçma. Herkesin böyle sorunları olabilir Chris. Biliyor muydun?
Benim de Haphefobi'm(dokunmaktan korkma, rahatsız olma bozukluğu) var. Sanırım seninle yendim bunu. Ben normalde insanlara dokunamam, korkarım. Rahatsız olurum. Ama senin dokunman, bana rahatsızlık veya korku vermiyor.
Bu bozukluğum yüzünden çok fazla arkadaşım yok. Beni soğuk biri olarak görüyorlar.
C:Beni anlıyorsun Seungmin.
S: Sen de beni anlıyorsun, Chris.
S: Burası güvenli, bir süre burada kalmalıyız.

Oldukları yer, iki binanın arasında, küçücük bir yerdi. Her tarafı duvarlarla kaplıydı, küçük bir girişi vardı. Burası farkedilemezdi. Bir bank vardı, Seung ve Chris bu bankın üstünde oturuyorlardı.

C: Korumalara bir günlüğüne neden izin verdik ki? Ama başımıza bunun gelebileceğini bilmiyorduk.
S: Ben baş başa vakit geçirelim diye izin vermiştim.
C: Ah, neyse. Bir sorun olmadan atlattık. Beni kurtarmasaydın kriz geçirebilirdim, Seung. Tekrardan teşekkür ederim.
S: Sorun değil, Chris. İyi olmana sevindim.
Seungmin Chris'in saçlarına dokundu.
Chris başını Seungmin'in omzuna koydu ve gözlerini kapattı.

O sırada binalardan birinin balkonunda tesadüfen birileri oturuyordu.
Han Jisung ve Lee Felix!
Jisung'a Minho'yu ayarlamaya çalışıyorlardı.

J: Kanka ne yazayım şimdi amk buna naber yazdım iyi yazdı.
F: Abooo. Jisungum bundan olmaz he söyleyeyim.
J: Oğlum dur bi konu açayım ordan girerim senden hoşlanıyorum diye.
F: LAN AŞAĞIDA OTURANLAR!? BIRAK Bİ TELEFONU BAK ŞURAYA!
J: LAN BİZİM CHRIS HYUNG!?
F: YANINDAKİ DE SEUNGMIN?
J: AŞK MI YAŞIYOLAR LAN?!

Jisung bağırdı.

J: CHANNIE HYUUNNGGGG!!!
F: SEUNGMINNNN????

İrkildiler. Chris kafasını Seungmin'in omzundan çekti, ikisi de yukarıya baktı.

F,J: OOOOOOOO!!!!

C: Seung bize bugün rahat yok.
Chris güldü.
S: Bunlar da nereden çıktı?
C: İkisi demek ki gele gele buraya gelmişler.

J: HYUNG AŞAĞI İNİP ORAYA GELIYORUM!
C: LAN DUR NEDEN?
J: ORADA OTURACAĞINIZA YUKARI GELİN! FELİX BROWNIE YAPTI.
C: TAMAM AŞAĞI GEL.
S: Orası neresi ki Felix Brownie yapmış? Evi değil ki.
C: Neyse çok sorgulama gidelim.

Jisung geldi ve üçü yukarı kata çıktılar.


guitar,,chanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin