VII

185 37 27
                                    

S: Oğlum burası neresi lan?
F: Bir günlüğüne Jisung'la kiraladık. Nasıl?
C: İyi güzel de, bir dinlenseydik de öyle bağırsaydınız be oğlum.
J: Hyung hangi rüzgâr attı sizi buralara?
S: Chris'le Times'ta oyalanalım dedik ve...
C: Fanlar ve magazinciler etrafımızı sardı. Koştuk. Seung beni güvenli diye buraya getirdi.
J: Sen kriz geçirmedin değil mi?
C: Seungmin beni alıp buraya getirmeseydi geçirecektim.
F: Oh iyi bari.
S: Ya bizi shiplerlerse?
C: Bilmiyorum.
J: Hiçbir şey olmaz shiplenirseniz sevgili olursunuz ya~
C: Jisung.
F: Jisung haklıı! Zaten yakışıyorsunuz~
S: Lix. Tamam abartmayın.
C: E gidelim o zaman?
F: YOOOOKKK ŞU BROWNIE'LERİ YİYECEKSİNİZ ONDAN SONRA.
Felix içeriden yaptığı brownieleri getirdi.
J: Bir güzel yapmış var ya abooo.
F: Tabiii, afiyet bal şeker olsun canlarım benim yaparım ben size her zaman.
C,S: Teşekkürler Lix.
J: LAN MINHO YAZDI!
F: NE YAZDI AHAAAAA
J: Hayat nasıl gidiyor yazmış
C: Ooooo
J: Hyung ne ooooo
J:Bunun bende gözü yok yaa of ask neden bu kadar krocısın
C: Neyse beyler brownielerimizi yedik kalkalım artık.
F: Daha saat öğlenin 3'ü, nereye gideceğiz?
S: Bi otele gidelim dinlenelim.
J: E iyi o zaman arabayı çağırın.

Biraz dışarıda bekledikten sonra arabaya binip otele gittiler. Changbin ve Jeongin ortalıklarda yoktu.
C: Changbin ve Jeongin gelmemiş olmalı.
J: Vay yaramazlarrrr~
S: Odalarımıza geçelim beyler. 1 saat sonra burada buluşalım.
C: Ben seninle geliyorum Seung.
F: Ben de Jisung'la gideyim, şu Minho'yu ayarlamaya çalışalım.

Chris ve Seungmin, Felix ve Jisung grup halinde ayrıldılar ve odalarına gittiler.

S: Odama hoş geldin Chris.
Chris güldü.
C: Hoş buldum Seung.
S: Ee napıyoruz 1 saat?
C: Bilmem? Acıktın mı?
S: Evet, o yorucu koşuşturmadan sonra yorulduk. Dolabımda iki sandviç olacaktı, getireyim mi?
C: Olur.

O sırada Jeongin ve Changbin de küçük bir parkta geziniyorlardı.

CB: Jeong, Jeong bak kedi!
I.N: Sevmezsem ölürüm.
Jeongin güldü.
Beraber kedi sevdiler.
CB: Bi akşam olsaydı da keşke...
I.N: Hm?
CB: Bar varsa akşam gidelim mi Jeongg? Lütfeeennn~
I.N: Tamam gideriz Chang.
CB: Akşam olana kadar ne yapacağız biz?
I.N: Zaten saat 4 olmuş. 6-7'de gideriz, nasıl?
CB: İyi, güzel. Bu fikri sevdim. Barlarda takılmayı severim.
I.N: Kızlar falan haa??
Jeongin Changbin'i dürttü ve güldü.
CB: Jeong bu yaşında neler neler düşünüyosun sen böyle??
Hem saçmalama kızlar benim dikkatimi çekmiyor.
I.N: GAY MİSİN?
CB: Ben gayim diye bir şey mi söyledim lan? Sadece kızlar ilgimi çekmiyor.
I.N: Tamam anladım gaysin. Eheheheh~
CB: Konuyu kapat.
I.N: Parktan çıkalım mı sıkıcı oldu burası.
CB: Gel çıkalım da nereye gideceğiz?
I.N: Oyalanırız öyle. Otele gidelim mi?

Changbin, Jeongin'le baş başa vakit geçirmek istiyordu.

CB: Yok yaa, ne gereği var şimdi?
I.N: İyi gel o zaman.
Jeongin, Changbin'i lunaparka götürdü.
CB: Vay burası güzelmiş.
I.N: Şimdiii, önce neye gidelim?
CB: ROLLER COASTER!
I.N: Korkmuyor musun?
CB: Yok bee ne korkması.

Roller Coaster'a bindiler ve aradan daha 5 dakika geçmedi. Changbin bağırmaya ve ağlamaya başladı.

CB: AAAAAAAAA ANNEEEEEEE
ANNEMİ İSTİYORUMM AAAAAAA
Jeongin gülüyordu. Elini Changbin'in eline değdirdi.
I.N: Tamam koca bebek ağlama.
CB: İNELİM ŞUNDAN YETER ÖTEKİ DÜNYAYA GİTTİM GELDİM!
I.N Sakin ollll. Sakinleşmen için ne yapmam gerekiyor *güler*
CB: Şuradan gidelim o yeter.

10 dakika sonra lunaparktan çıktılar.
CB: Jeong, beni kimsenin olmadığı bir yere götür.
I.N: Neden?
Changbin söyleyemiyordu ama söylemenin zamanı gelmişti. Cesaretini topladı ve:

"Ben seninle baş başa kalmak istiyorum, Jeongin."

Jeong Changbin'e baktı. Hafif şaşkınlık ve anlamamış bir yüz ifadesiyle Changbin'in gözlerini süzdü.

I.N: Anlamadım Chang.
CB: Jeongin ben...
Changbin Jeongin'in ellerini tuttu.
CB: Ben seninle yalnız kalmak istiyorum.
Jeongin Changbin'in ondan hoşlandığını anlamıştı. Daha ilk buluşmada itiraf edebilecek kadar cesurdu Changbin.

Jeongin'den

Bana resmen açılmıştı. Hâlâ ellerimi tutmuş, gözlerime bakıyor ve benden cevap bekliyordu. Ne demeliydim? Bilmiyorum ama bu adama hayır diyemem. Changbin çok...
Çekiciydi.
Ve bu adam normalde herkese kaba davranırdı. Bana öyle davranmıyordu.
Ona hayır diyemiyordum. Etkisi altına çoktan almıştı.
Belli etsem bir şey olmaz, o da hoşlanıyor zaten.

I.N: Changbin.
Ben de seninle baş başa kalmak istiyorum.
Changbin Jeongin'e sarıldı.
CB: BİLİYORDUM!
Güldüler.
Haşmetli Changbin- ay pardon. Changbin ciddiyetini bozmak istemedi.

CB: Şimdi bizi baş başa kalacağımız bir yere götür, Jeongin.
I.N: Bir yer biliyorum, benim dışımda bilen birinin olduğunu sanmıyorum. Oraya gidelim mi?
CB: İyi fikir.
Geçen Chris ve Seung'un gittiği iki binanın arasındaki bank olan küçük yere gittiler.
Changbin banka oturdu. Jeongin hâlâ ayakta bekliyordu.
CB: Gelsene, neyi bekliyorsun?
Jeongin de banka oturdu.

Changbin'den
Artık açılmanın zamanı gelmişti. Zaten Jeongin ondan hoşlandığımı anlamıştı, daha fazla uzatamam. Reddederse de... Etmez sanırım. İtiraf etmenin zamanı geldi.
Changbin, Jeongin'in gözlerinin içine baktı. Bir süre öyle kaldıktan sonra:

"Jeongin, ben senden uzun süredir hoşlanıyorum."

Jeongin bir şey diyemedi.
Changbin Jeongin'in ellerini tekrar tuttu.

CB: Bak, kabul etmen için söylemiyorum. İtiraf etmeseydim içimde kalacaktı. Daha ilk buluşmadan söyleyecek kadar kaba ve cesur biriyim evet, ama...
Ben senden hoşlanıyorum. Engel olamıyorum işte.
Changbin kafasını eğdi ve bir süre ellerine baktı.
İster kabul et ister etme, sana kalmış ama,
Changbin tekrardan Jeongin'in gözlerine baktı.
Sevgilim olur musun?


guitar,,chanminWhere stories live. Discover now