|4| SEO ATA BİN

132 33 28
                                    

Changbin'in bakış açısı

Amigoların odasından geri döndüğümüzde hepimizin tadı kaçmıştı. Bugünü burada sonlandırıp ayrılmanın daha mantıklı olduğunu düşünmüştük.

Herkes çıktığında, ben geride kalıp odayı son bir kez toparlayıp çıkmayı planlanmıştım. Beş dakikada işimi halledip çıkacaktım ki koridordaki gamzeli çocuk ve Daniel'i görmemle birlikte kapının arkasına saklandım.

Sözlü bir tartışma içerisindelermiş gibilerdi. Gamzeli olan sabrının sonuna gelmiş olacak ki ortamdan ayrılmak için hamle yapmıştı. Ancak onu durduran bir el ile karşılaştı.

Bu hareket beni olayın içine dahil olup 'hey!napıyorsun?' deme isteğini yeşertti. Ancak kendime hakim oldum.

Bu neden beni rahatsız etmişti? Hiçbir fikrimi yok. Belki de Daniel'e karşı olan nefretim gamzeliye karşı olanın önüne geçmiş ve beni olaya dahil olmak istememe neden olmuştu.

Gamzeli olan ayrıldıktan sonra Daniel de biraz bekleyip onun peşinden gitmişti. Herneyse umrumda değildi. Onları takip edip kaos izlemek için fazla yorgundum.

Jeongin'in bakış açısı

Felix geldiğinde onu hızla içeri aldım ve kapıyı örttüm. Merdivenlerden çıkan Daniel'i görmem hızlı hareket etmemi sağlamıştı. Bu hızımdandır ki Felix ne olduğunu sordu. Ben ise ona kahve içip içmeyecegini sorarak onu geçiştirdim.

Hızlı hareket edişimden dolayı bacağımdaki sızı daha da hissedilir olmuştu. Her ne kadar hareket yetimi suistimal etmese de beni yavaşlatıyordu. Turnuvalarda bana sıkıntı çektirmemesini umarak kahveleri hazırlamaya gittim.

Geri döndüğümde Felix, odamda bulduğu berbat olmuş projeye bakıyordu. Bir maketti. Nerelere zarar geldiğini ve nerelerin bozulmamış tekrar kullanılabilir olduğuna bakıyordu. Kahveleri sehpaya koyduğumda dikkati maketten bana çevrilmişti.

"Bak, jeong. Şimdi buralar tamamen gitmiş ama şu yan taraftaki çubuklar falan tekrar kullanılabilir gibi. Anladığım kadarıyla baya sağlam yapmışsın bunu. Çünkü çok ciddi gözükmüyor. Şeklini değiştirmeden restore etmek daha mantıklı. Zaten bir hafta var diyorsun, hayli hayli biter bu."

"Hmm. Haklısın. Pek de bir şeyi yokmuş. Yetiştiririm ben bunu. Al kahveni de soğumadan içelim."

İkimiz de kahvemizi aldığımızda zamanın nasıl geçtiğini fark etmemiştik. Neredeyse hava kararmıştı. Felix'e bu günlük burada kalmayı teklif ettimse de Hyunjin'i bahane ederek gitmişti. İnsanlara yük olduğunu düşünüyor, gelen bu tür teklifleri reddediyordu.

O gittikten sonra ben de odama geçmiş önceki projemi hazırlamak için çizdiğim ön taslağı arıyordum.

Aradığımı bulmamla birlikte oda oldukça dağılmıştı. Kısaca üstten toparlayıp tekrar salona geçtim. Bugün yapmaya başlamayacaktım. Saat geç olmuştu ve eğer bu işe başlarsam bitmeden kalkmayacağımı biliyordum. Onun yerine telefonu elime alıp mesaj kutumu kontrol ettim.

Boştu...(same bro same😔)

Boş olduğunu görmemle içimi bir sıkıntı kaplamıştı. Neden yani bana da mesaj atın yeter aq. Yoğun olunca susmak bilmezler boş vaktim bol ya kimse yazmıyor.

Mesaj beklemek yerine biraz sosyal medyada vakit geçirmeye karar verdim. Anasayfama düşen hesap önerilerinden birisi dikkatimi çekmiştim. Seungmin hariç hiç ortak arkadaşımız gözükmüyordu. Hesabı incelemek için girdiğimde bu kişinin yan odamızdaki kas adam olduğunu fark ettim. Anında hesaptan çıkma isteği doğmuştu içimde. Ama Seungmin'e benzer bir kişiyi görünce duraksadım ve posta baktım.
Gerçekten de Seungmin'e benziyordu. Alttaki hesap etiketi de Seungmin olduğunu doğrulamıştı.

Live to Win//JeongbinWhere stories live. Discover now