|14| İlk Gün

81 27 48
                                    

Changbin'in bakış açısı

Birkaç gün sonunda bahar turnuvaları için tüm okul seferber olmuştu. İlk maçın yarın kaçta olacağını öğrendikten sonra bahçede dolanıyordum.

"Hey Changbin!"

Arkamı döndüğümde bana seslenen Jeongin'i görünce elimde telefonla durup beklemiştim.

"Merhaba Jeongin."

Yüzünde açan güllerden yarınki maç için heyecanlı olduğu anlaşılıyordu. Geçen seneki gibi bu sene de başarılı olacaklarına emindim.

"Merhaba. Yarın maça gelecek misin?"

"Gelmemi ister miydin?"

"Elbette! Okul takımımız maç yapacak ve biz de orada olacağız, gelip izlemelisin."

Bu tatlı heyecanı beni de mutlu ediyor istemsizce gülmeme sebebiyet veriyordu. En sonunda bunu saklamaya çalışmadan ona döndüm.

"Gelip seni izleyeceğim Jeongin! Yarın çok iyi bir iş çıkaracaksınız."

Sonrasında bana seslenen Jisungla yanından büyük bir tebessümle ayrılmıştım.

AH HAYIR!

Ona, onu izleyeceğimi söyledim? Maç hakkında sordu. Tam bir aptalım... Demek o yüzden çocuk bakakalmış. Offf

Jisungla Minho'nun yanına gittiğimizde onlar konuşmaya başlamış ve beynim de beni bu konuda düşünmeye itmişti.

Ancak bu kadar zekasız olunabilir.

Jeongin'in bakış açısı

Maç gününe uyanmamla birlikte heyecanım kat kat artmıştı. Her ne kadar önceki senelerde de katılmış olsak da her sene aynı heyecanla uyanıyordum... Gerçi o gece uyuyabildiysem...

Bu gece uykunun yine bana uğramamasıyla tüm gece ya telefona bakmış ya da saatlerce sabah olmasını beklemek için gözüm saatte takılı kalmıştı ancak sonunda vakit gelmişti.

Kalkıp soğuk bir duş sonrası bunun uykusuzluğuma iyi geleceğini düşünmüştüm. Muhtemelen bugün eve gelince ilk işim uyumak olacaktı.

Hızla hazırlığımı yapıp evden çıktım. Tam olarak çıktım demek doğru olmaz çünkü apartmanın önünde arabanın önünde Changbin'i görmeme "çıktık" fiili daha çok yakışır.

"Changbin?"

"Seni ben götüreceğim. Şaşırdın mı?"

"A- evet."

"Hadi gel. Geç kalmayalım açılışa."

O sürücü koltuğuna otururken ben yanına oturdum ve arabayı çalıştırmasını izledim. Arabayı çalıştırmasyla sessiz bir yolculuğa çıkmıştık.

(..)

"Yemek yedin mi?"

Uyku akan gözlerimi kapatıp on dakikalık harika bir zaman geçirirken sorulmuştu bu soru.

"Efendim.?"

"Uykun mi var?"

"Gece uyuyamadım heyecandan. Biraz var."

"Anlıyorum ama dinlenmeliydin..."

"Özür dilerim..."

"Yemek yedin mi?"

"Gidince yemeyi düşünmüştüm. Takım için yanıma birkaç şey hazırlayıp almıştım."

"Tamam o zaman. Yemek yemeyi unutma."

"Peki sağol."

Bu kısa ve gerici konuşma sonucu zıt bir şekilde hafiflediğimi hissetmiştim. Beni düşünmesi hoşuma gitmişti.

Yolculuğun geriye kalanında biraz uyuklamış dışarıyı seyre dalmıştım.

Arabadan indiğimizde bir sürü insanın maçı izlemek için gelmiş olduğunu fark etmiştim. Doğrusu bu biraz gericiydi.

Kendi takımımı bulmak için gezmeye başladığımda Changbin de peşime takılmış götle don gibi peşimden geliyordu.

En sonunda Beom'u farketmemle diğerlerini de yanında görmüş ve yanlarına gitmiştim.

"Merhaba arkadaşlar!"

"Merhaba Jeongin. Biz de seni bekliyorduk."

"Size kek yaptım. Herkes alabilir." Diyerek elimde tutmuş olduğum poşetten dilimlediğim kekleri onlara dağıttım.

Bu sırada Changbin'in ani surat değişimi dikkatimden kaçmamıştı.

"Sorun ne?"

"Yemekten kastın bahsettiğin bu muydu?"

"E yani evet?"

"Yani kek?"

Bunu demesiyle ne demek isteğini anlamış ve kek kabıma bakmıştım.

Bir anda kolumu tutan elle kek kabını daha sıkı tutmuş ve düşmesini engelleyerek tutan elin peşinden gitmiştim.

"Nereye gidiyoruz?"

"Yemek yiyeceğiz."

"E diğerleri?"

"Onlar yemek yemiştir. Şurası iyi gibi buraya girelim mi? Hadi girelim."

Sorularını cevaplamama izin vermeden çekiştirince içeri girmiştik bile. Hızla gelen menüyle bana bir kahvaltı menüsü seçtirdi.

Yemek kısa sürede geldiğinde kendisi için istediği kahve de gelmişti.

"Hadi ye."

Lafının üstüne laf söylemeyerek zaten aç olan karnımın derdine düştüm.

Yemeğin sonuna yaklaşırken kafamı kaldırdığımda göz göze gelmemiz bir olmuştu.

"Kusura bakma."

"Sorun değil."

Changbin'in bakış açısı

Bana sorun değil diyerek gülümsediğinde daha coktbakma isteği hissetmiştim. Yemeği bitirdiğinde kalkmış ve maç alanına gelmiştik.

Toplanan taraftarlardan maçın birazdan başlayacağı anlaşılıyordu. Suları alarak Jeonginle sahaya indiğimde kenarda onlara ayrılan yere bırakmış ve etrafa bakınmıştım. Karşımda gördüğüm bir zamanr muhtemel yeni amigo takımını görmemle yüzümü ekşitil Jeongin'e dönmüştüm ama o, yüzünde alaycı bir gülümsemeyle bakıyordu.

Bunu beğenmiştim.

En sonunda göz temasını onlardan çekip bana döndüğünde eski masum halleri çok masumdu.

"Hey Changbin. Burada durmak ister misin maç boyunca. Buradan iyi gözüküyor ve kalabalık bir bölge değil."

"Olur."

"Ve unutmadan, Jisungları da çağır onlar da gelsin."

"Söylerim."

Son provaları yapmak için sahaya, diğerlerinin yanına yol aldığında dediği yerde oturmaya devam ettim. Belli bir zaman geçtikten sonra Jisung ve Minho da gelmiş yanıma oturmuşlardı.

Maçların başlangıç günü dolayısıyla birçok gösteri yapılmış ve takımlar tanıtılmıştı. Bu fas sona erdiğinde maç için düdük çaldı.

Bu sırada amigolar da şimdiden yorgun bir şekilde yanımıza gelip oturmuşlar ve maçı bizle beraber izliyorlardı.

Tabii omzuma kafasını yaslayıp uyuyakalan Jeongin ve ben hariç...

Çok geç kaldım biliyorum yb için ama bu aralar aşsiri yoğunum kusura bakmayın. Burayı boş bırakmamaya çalışacağım. Eğer bölüm atmazsam ve bölüm isterseniz lütfen yazın ki.ben de bu şekilde motive olup bölüm yazabileyim💓

Live to Win//JeongbinWhere stories live. Discover now