|22|Ameliyat...

62 13 15
                                    

İlahi bakış açısı

Yolculuk Yeonjun'un dalgın dalgın düşünmesi ve o bu durumdayken Changbin'in ona heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatmaya çalışmasıyla geçmişti. Ancak Changbin de bir süre sonra Yeonjun zaten tepki vermiyor diye düşünerek heyecanını yavaş yavaş kaybetmiş, onun yerine Jeongin'in açık cama dayadığı kafasını dış aynadan seyre dalmıştı.

Yeonjun ara ara dikiz aynasından Beomgyu'yu kontrol ediyordu, durgun gibiydi. Çok da iyi bir olay sayılmazdı, bu normal diye düşünmüştü Yeonjun. Kafeye varana kadar ara ara dikiz aynasından bakmaya devam etmişti ki kimi zaman Beomgyu'nun da kaçak bakışlarını yakalamasıyla bu durum sona ermişti.

"Waoww, bu kadar büyük bir kafeye geleceğimizi hiç tahmin etmemiştim." Jeongin'in hayranlık dolu bakış ve sözlerine karşılık diğer üçlü ona dönmüş ve istemsizce gülümsemişlerdi.

İçeri girdiklerinde onları gören ve el sallayan arkadaşlarını görünce onların yanlarına gitmişlerdi.

"Vaaay mvp oyuncumuz gelmiş ha Yeonjun?" Herkes oldukça keyifli bir şekilde oturuyorken diğer dördü de bu kalabalığa kısa zamanda kendilerini kaptırmışlardı.

Gece 12'ye gelirken herkes ya sarhoş ya da yorgunluğa yenik düşmüş bir şekilde uyukluyordu. Hala ayık ve enerjik olan kesim de kaldıkları yerden devam ediyorlardı. Changbin ve Jeongin ise müsaade istemiş ve erkenden ayrılmak zorunda kalmışlardı. Jeongin'in doktora görünmesi gerekmesine karşı bugün oldukça geç olması sebebiyle doktora gidememişler ancak Changbin'in ısrarı üzerine dinlenmek için ayrılmışlardı ortamdan.

Beomgyu, gitgide sosyal enerjisinin normalin altına indiğinin farkındaydı. Eğer biraz daha oturursa sıcak ortama yenik düşebilir ve uykuya dalabilirdi, buna engel olmak için kafenin terasına çıktı.

Bugün yaşadığı günü bir gözden geçirmeye başladı. Kupa, kafe, sevdiği çocuk, sarhoş adam...

Sarhoş adam. İşte bunu tekrar hatırlamış olması, o anda aklına gelen türlü senaryoların gözü önüne gelmesine neden olmuştu. Ama bir şey olmamıştı değil mi? Yine de bu düşünceler ona ağır gelmişti. Gözündeki minik damlacık yer çekimine karşı gelememiş, Beomgyu'nun temiz cildinden aşağıya doğru akmıştı.

Hava soğuktu. İlkbaharın ortalarında olmalarına rağmen anormal bir şekilde üşüyordu Beomgyu. Garip görülebilir ama herkesin kısa kollu giymeye başladığı dönemlerde Beomgyu, daha uzun kolluyla dışarı çıkmaya yeni başlamıştır. Bu yüzdendir ki evinde koca bir dolap sadece montlar için ayrılmıştır.

Beomgyu terasta şehirde gezdirdiği bakışlarını gökyüzüne çevirdiğinde gözü bu gece hilale yakın bir şekle sahip olan aya takılmıştı. İçinin ısındığını hissederdi her ayı izleyişinde....

Evet, ısınıyordu... BU duygulardan dolayı değil, arkasından beline dolanan bir çift kol sayesinde...

Kim olduğuna bakmak için arkasına döneceği sırada duyduğu sesle yerinde çakılı kalmıştı...

"Seni seviyorum..."

Anlaşılan Yeonjun'un platonik kalbi, ancak 1 yıl dayanabilmişti Beomsuzluğa.

"eh?"

"Seni seviyorum Beomgyu. Eğer öyle hissetmiyorsan anlarım... Sadece 1 yıl dayanabildim, bunu söylemek istedim. Belki belki bir şansı-" Yeonjun'un sözleri araya giren bir buseyle kesilmişti.

"Bana duygularını açtığın için teşekkür ederim Yeonjun hyung... Ben sana bunları açıklayacak kadar cesaretli olamazdım çünkü."

İlk başta şaşkınlıkla yerinde çakılı kalan Yeonjun, yavaş yavaş gevşemeye başlamıştı. Gerçekten konuşabilecek duruma geldiğinde Beomgyu'ya geri sarılmış ve sadece kulağına şu sözleri fısıldamıştı... "Seni seviyorum..."

(...)

(Geceden sonra)

"AAAAAAAAAAAAAAAA GİTMİCEM"

"Buraya gel Yang Jeongin! Bu eşofman giyilecek, o doktora gidilecek!"

"Hayır giymicem, gitmicem!"

"Buraya gel, evde cıbıldak cıbıldak gezip durma!" Mutfak masasının bir tarafında Changbin elinde eşofmanla Jeongin'i yakalamaya çalışırken Jeongin de diğer tarafta ondan kaçıyordu. Bu kovalamaca Jeongin'in doktora gitmek istememesiyle başlamıştı.

"Kaçma Jeongin. İstesem seni şimdi zorla yakalar götürürüm. O ayakla pek kaçamazsın."

"Öyle mi? O kaslar koşmaya yaramıyor bu arada onlar ağırlık yapar koşamazsın sen!"

"Öyle mi?" Changbin'in ani hareketiyle Jeongin ne yapacağını şaşırmıştı. Bir anda yanına gelen Changbin'i fark edememişti.

"Demek ki bu kaslar bahsettiğin işlevleri görüyormuş, şimdi gel bakalım eşofmanını giyelim.." Changbin ani bir hareketle Jeongin'i kucağına almış ve odasına geri götürmüştü. Bu sırada Jeongin'in eşofmanı giymemekte direttiği için bacaklarında oluşan soğukluğu fark etmişti.

Onu azarlarcasına "Bak gördün mü bacakların ne kadar üşümüş? Hadi giy de şunu gidelim. Kaçıcak bir yer yok. Eninde sonunda gideceğiz Jeongin. Bu senin için önemli. Yoksa seneye amigo takımında olmak istemiyor musun?" diye sormuştu. Bu uzun nasihat sonunda söylenen son cümleye kadar Jeongin açıkca söylenenleri siklememişti. Ancak amigo takımı onun en zayıf noktasıydı.

"Pekala pekala. Ben giyinip geliyorum. Beni oturma odasında bekle."

Changbin, bu söylem karşısında huzurlu bir şekilde oturma odasına gitmiş ve bekleyişe girmişti.

(...)

"Girin!"

Uzun bir bekleyişin ardından kendi sıralarının gelmesiyle kendilerinden istenen röntgeni de alıp gelmişlerdi doktorun yanına, Jeongin ve Changbin. Şimdi ise doktorun röntgeni inceleyişini inceleyerek ne düşündüğünü anlamaya çalışıyorlardı.

Uzunca bir hmmlamadan sonra doktor, sonunda Jeongin'e dönmüştü.

"Hmm, bu ağrının kaynağını röntgende de açıkca görebiliriz. Ameliyat her zaman son tercihimdir. Sizi bu yaşlardayken bir ameliyatla mahvedemem. Ayak bileğinde bir kırık görüyorum. Normal bir kırık olsaydı eğer alçıya alıp kaynaşmalarını bekleyebilirdik. Ancak açıkça ayak bileğinin içinde ufalanmış. Bu durumda ameliyat gerekli ancak ertelenebilir. Bu sana zarar vermez ancak zaman zaman ağır ağrılara sebep olabilir. Ameliyat olman durumunda yaklaşık 4 ay içerisinde tüm aktivitelerine dönüş yapabilirsin. Bu genç oluşunun avantajlarından. Seçim sizin..."

Changbin de son sözle beraber Jeongin'e dönmüş, ondan gelecek cevabı mümkün olduğunca açtığı gözleriyle bekliyordu.

"Yakında okullar kapanacak ve bir sosyal aktivitem yok şuanlık... En yakın hangi zamanda olur?"

"Yani ne zaman isterseniz.."

"İki hafta sonrası uygun mudur?" Düz bir ifadeyle söylediği bu sözler kendisi hariç ortamdaki iki kişinin büyük şaşkınlık içinde kalmasına neden olmuştu.

"E-evet yani... Olur. İki hafta sonra pazartesi günü."

"Peki teşekkürler." Sonrasında Jeongin, arkasında şaşkınlığı hâlâ geçmemiş iki kişi bırakarak muayenehaneden çıkmıştı.

Changbin de hemen ardından kendine gelmiş ve Jeongin'in peşinden çıkmıştı.

"Hey Jeongin! Nereye gidiyorsun?!...."

Sik gibi yazdığımın farkındayım😣.. Sadece yeni yazım dilimle yazmaya başladığım kraliyet fici için heyecanlıyım. Onun yanında bu fic çok altta kalıyormuş gibi hissediyorum. Hemen bu da bitse keşke. Zaten bişeye benzemedi😔

Neyse iyi geceler

Live to Win//JeongbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin