19. bölüm ~Nihai soru~

46 4 17
                                    


Ömer kızın yanına uzandıktan sonra bir süre daha saçlarını okşamaya devam etti. Çoktan uykuya dalmıştı halbuki, nefesi yavaşlamış, hıçkırıkları tamamen durmuştu. Ama Ömer uykusunda bile rahat etmesini istemiş, uzun saçlarını parmaklarının arasından geçirirken yanında dalıp gitmişti. Allah biliyor ya, yanında uyumak niyetinde değildi. Bu hayalinin bile ötesindeydi. İyice rahat ettiğinden ve artık uyanmayacağından emin olacak, sonra da usulca salonda yatacaktı.

Nasıl olduğunu bilemeden orada uyuyakalıp sabahın erken bir saatinde Neva'nın kıpırdanması ile uyandığında utanç tüm vücudunu sarmıştı. Ne yapmıştı? Ah, nasıl burada, onunla aynı yatakta uyumuştu? Üstelik kolunu kızın üzerine ne zaman atmıştı? Açıkçası gitme diyen Neva idi ama yine de gitmeliydi! Ama şimdi çaresi yoktu, azıcık daha uyuyor numarası yapmalıydı. Belki Neva geri dalardı.

Neva'nın sırt üstü döndüğünü anladı. Ama sonrasını gözleri kapalı olduğundan bilemiyordu. Kalkmaya da çalışmıyordu. Gözlerini açmalı mıydı yoksa ölü taklidine devam mı etmeliydi? Az sonra Neva'nın sıcak nefesini çenesinin altında ve boynunda hissettiğinde tüm duyuları aniden uyarılmıştı. Kalbi hızla atmaya başlamıştı. Ne yapıyordu!? Ah, bir erkekle aynı yatakta olduğunu unutmuş muydu? Bir aziz değildi ya!

O sırada çalmaya başlayan alarm en azından rol yapmaya devam etmesine gerek kalmamasını sağladı ve gözlerini açtığında Neva'nın kendinden hızla uzaklaşıp yastığa kafasını koyduğunu, gözlerini şaşkın bir şekilde açıp gözlerine diktiğini gördü.

Neva'nın üzerine attığı kolunu kaldırıp yavaşça arkaya doğru gerdi ve telefonu alıp alarmı kapattı. Ardından aynı şekilde uzanmaya devam etti. Ah, ne olursa olsun kalkmak istemiyordu. Bu mutluluğu birkaç dakika daha uzatamaz mıydı?

"Günaydın." Dedi Neva halen gözlerini gözlerine dikmiş halde.

"Günaydın," dedi Ömer bir elini başının altına koyup dirseği ile desteklerken, Neva'ya birazcık daha tepeden baktı. "İyisin değil mi?"

"Hıhı" derken başıyla onayladı.

"Rahat uyudun mu? Aslında burada yatmamam gerektiğini biliyorum ama ben.. Sen gitme deyince işte."

Bir an birbirlerine sessizce baktılar. Neva yorganı boğazına kadar çekmiş, kesinlikle utanmış halde Ömer'e bakıyordu.

Kalkmalıyım, ama kalkmak istemiyorum..

Neva şu an ne hissettiğini biliyordu. Bu duygunun ne olduğunu artık tanımlamıştı. Olmaması gereken şey başına gelmişti işte. Halen, halen ona sarılmak istiyordu! Halen sakallarına dokunmak..

Düşüncelerinin getirdiği utanç ile ellerini yüzüne kapattı.

"Özür dilerim." Dedi elleri ağzını kapatırken sesi boğuk çıkarken. "Niye öyle saçma bir şey söyledim bilmiyorum, sanırım çok korkmuştum. Keşke bana aldırmayıp gitseydin, rahat uyurdun en azından."

Ömer gülümsemekten kendisini alamadı.

"Neva, bu yaşta kimse beni zorla bir yatağa yatıramaz, emin olabilirsin." Dedikten sonra yavaşça kalktı. "Ben salondayım, sen rahatça hazırlan."

Ömer kalkıp gittiğinde Neva bir süre daha öylece elleri yüzünde kaldı. Ne demişti şimdi? Ah bu cümlelerden ne çıkarması gerekiyordu? Kimse beni zorlayamaz derken kendi isteğimle burada seninleyim demekti bu değil mi?

Neva ne düşüneceğini bilmiyordu. Evet bu kesinlikle ama kesinlikle normal bir arkadaşlık falan değildi. Ama ne olduğu da belli değildi. Ömer'in hislerini çözemiyordu.

Sonrasında kalkıp altına bir kot üzerine de düz bej rengi bir kazak giydi. Saçlarını hızlıca başının üst arka kısmında alelade bir topuz yaptı. Ne giydiğini çok da umursamıyordu, tek düşündüğü bir an önce bu odadan da bu evden de çıkıp normal hayatlarına dönmeleri idi. Böyle durdukça kafası git gide daha fazla karışacak ve mantığı yok olmaya devam edecekti.

KARLAR ALTINDA AŞKOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz