25. Bölüm

38 4 1
                                    

Neva donup kaldığı yerden Ömer'in eliyle elinin üzerindeki minik dokunuşuna odaklandı. Elini tutuyor değildi, yalnızca parmakları minikçe elinin üzerine dokunuyordu.

Duyduklarını sindirmeye çalışırken ne kadar zaman geçmişti bilmiyordu. Beş saniye de beş dakika da olabilirdi, o derece yitirmişti şu an zaman kavramını. Duyuyor ama inanamıyor gibiydi. Halbuki Ömer istediği şeyleri söylemişti işte! Seviyorum demişti daha ne desindi?

"Neva?"

Ömer başını hafifçe eğip kızın gözlerine bakmaya çalıştı. Donup kalmış gibiydi. Ne üzgün ne şaşkın ne de sinirli bir hali vardı. Yalnızca öylece kalmıştı. Veya belki de tepki verme şekli bu muydu?

Neva Ömer'in sesi ile kendisine gelip başını kaldırdı ve adama baktı. Soran ve cevap almak isteyen gözlerle kendisine bakan Ömer'e bir cevap vermek ne de zordu şimdi. Telefondan mesajlaşıyor olsalardı bir kalp emojisi falan yollayıp hislerini belli edebilir ve bundan o derece utanmazdı ama şu an asıl zor olan kısmı tamamen Ömer üstlenmiş olmasına rağmen neden kendisi koca bir utanç içinde kıvranıp kalmıştı?!

"Şey.. Ne desem bilmiyorum ki ben."

Ömer kızın durumuna bakınca bunu istemediğini düşündü. Öyle olmasa niye böyle kıvranıyor olsundu? Yine de kendisine bakmayan Neva'nın gözlerine bakarak bekledi. Bir şey, anlamlı bir şey söylemesini bekledi.

Neva durdu ve nihayetinde ellerini yüzüne kapatıp masaya kapaklandı. Hah, şimdi yerin dibine geçmişti işte.

"Neva?"

"Bana bakma." Dedi Neva.

"N-neden?"

Neva kafasını kaldırdığında azıcık dağılmış saçlarının arasında sinirli bir yüz ifadesi vardı.

"Neden mi? Sence şu an neden bu durumda olabilirim? Sen.." derken eliyle adamı işaret etti. "yeterince cesur olabilirsin ama ben değilim.." derken sesi git gide kısıldı.

Ah, Neva neden böyle bir haldeydi gerçekten bilmiyordu. Kaç kişiyle çıkmıştı ama hiç bu denli heyecanlanıp utançtan yerin dibine girmemişti. Bu Ömer'in böyle net olmasından mı yoksa yüz yüze olmalarından mı kaynaklanıyordu emin değildi ama kesin olan bir şey varsa o da.. Ah o da Ömer'in kendisine şu an muzip bir bakışla bakıyor olması idi.

Muzip bir gülümseme ile.

Neva dalga geçiliyormuş gibi hissetti. Yani bir şekilde ifade etmeye çalışmıştı ve Ömer'in tepkisi bu muydu?

"Seni oğlak bozuntusu!" derken utançla karışık siniri ile ayağa kalkıverdi. Ama Ömer ondan hızlı davranıp kızın elinin üzerindeki eliyle elini yakaladı.

"Nereye gidiyorsun?" Diye sordu Ömer gülme istediğini bastırarak. Ama çok sevimliydi ne yapabilirdi?

"Bırakır mısın?"

"Bırakmam." Dedi Ömer kızın gözlerinin içine bakarken. "Gitme, lütfen."

Neva yavaşça sandalyeye geri oturdu. Ömer'in avucunun içindeki elini gururundan çekmek istese de aslında orada durmasını istiyordu. O'nun sıcaklığına alışmak istiyordu.

"Özür dilerim, seni utandırmak istemedim." Diye ekledi.

Neva ise masanın üzerindeki ellerine bakıyordu. Bir cevap vermeliydi, biliyordu. Bakışlarını kaldırıp Ömer'e baktığında O'nun kendisine bakıyor olduğunu gördü. Ne kadar rahat bir adamdı yahu, hiç utanmıyor muydu gerçekten?

"İstemesen de utandırdın ama."

"Hayır ben.." diye hızlıca konuştu Ömer. Sonra duraksadı. "Sadece çok sevimli olduğunu düşündüm ve kendimi tutamadım." Dedi başladığının aksine yavaş bir tonda.

KARLAR ALTINDA AŞKWhere stories live. Discover now