(3)

2.6K 195 204
                                    

Eterin kokusu etki etmeye başlamıştı.
Bilincimin yavaş yavaş kapandığını hissedebiliyordum. Görüş alanım gittikçe kararırken, ayaklarımı hissetmemeye başlamıştım. Arkamdaki beden beni tutmasa çoktan yere yapışmıştım.

Daha fazla direnemeyip bilincimi tamamen kaybettim
.
.
.

Tüylerimi diken diken eden soğuklukla gözlerimi araladım. Tanrım resmen götüm donuyordu. Burası çok soğuktu.
Zoraki gözlerimi açıp kendime gelmeye çalıştım. Hareket etmek istediğimde, sandalyede birbirlerine bağlanmış bileklerim buna engel olmuştu. Bileklerimi sımsıkı sarmış hasır ipler canımı acıtıyordu.

Son yaşadıklarım müthiş bir hızla aklıma nüfuz ederken gergince yutkundum.
Acıyan boynumun izin verdiği ölçüde etrafıma bakındım.

Tam karşımda tekli bir koltukta oturan ve elindeki sigarasıyla beni izleyen Taehyung ile göz göze geldim. Onu görmemle yerimde rahatsızca kıpırdandım.
Sanırım benide o adam gibi döveceklerdi. Belkide ölecektim. Karamsarlık tamamen sarmıştı aklımı. Düzgün düşünemiyordum.

Bağlı olan ve beni gelecek hamlelere karşı savunmasız bırakan bileklerim, sanki yeterince gergin değilmişim gibi daha çok paniklememi sağlıyordu.

"Sonunda uyanabildin, uyuyan güzel.." dedi Taehyung.
Konuşması bedenimin daha çok titremesine sebep oldu.

"L-lütfen..."

Uzun zamandan beri konuşmadığım için boğuk ve hırıltılı çıkan sesimin titremesine engel olamadım. Sesim o kadar kısık çıkmıştı ki duyabildiğinden emin değildim.

Peki ne için yalvarıyordum? Yaşamak için mi? Sanırım.. yani denemekten zarar gelmez hm? Belki bu teklikeli adam aciz halime acıyıp beni öldürmezdi hm?

Gücümü ve cesaretimi tekrar toplayıp konuştum;

"Lütfen, ölmek istemiyorum.. yalvarırım bana zarar verme.."

"Hey Jeon, sakin ol.. seni öldüreceğim diye birşey söyledim mi sana?"

Bu sözlerine karşılık dolmasına engel olamadığım gözlerimi kocaman açıp hevesle Taehyung' a baktım. Tam umudum tükendi derken sözleri beni biraz olsun rahatlatmıştı. Ama hala çok korkuyordum. Hemde deli gibi.

"Gerçekten öldürmeyecek misin?" Diye sordum heyecanlı ve titrek sesimle.

"Şimdilik öyle bir planım yok."
Dedi hafif bir tebessümle. Ancak sonra bu tebessümü soldu.

"Neden oradaydın Jeon?" Dedi sıkıntılı bir nefes çekerek.

"B-ben sadece yürüyüş yapıyordum.." dedim başımı öne eğerken.

"Neden sessizce çekip gitmedin ki? Neden başına bela aldın?"

"Ben yardım etmek istedim.. orda birine zarar verdiğinizi görünce korktum ve öylece bırakıp gidemedim.."

"Ah Jeon ahh... ben masum insanlara zarar vermem. O adam haketmişti. O benim kuzenime taciz etmişti. Ve ayrıca beni dolandırmaya çalışmıştı."

"Ben çok özür dilerim.. lütfen bırak gideyim.. şikayetimi geri çekeceğim. Videoyu da silerim. Lütfen.. söz karşına bir daha asla çıkmam.."

"Şikayetini çeksende çekmesende beni hapse attıramazsın zaten Jeon... ayrıca seni bırakmaya pek niyetli değilim."

Sessiz kaldım. Ne diye bilirdim ki? Korkuyordum. Benimle ne yapabilirdi ki? Neden bırakmıyordu? Öldürmeyecekse eğer neden bırakmıyordu?

"Telefonunu getirin!" Diye emretti Taehyung korumalara.
Korumalardan biri hızla elinde benim telefonumla Taehyung'a yaklaştı.
Taehyung telefonumu eline alıp açtı.

I'M FUCKED UPWhere stories live. Discover now