(16)

1K 89 64
                                    

"Hayır sevgilim! Dayan! Kapatma gözlerini! Bana bak! Hadi bana bak!"

Göz yaşlarının arasından konuşuyor ve başımı sarsıyordu. Yanaklarıma hafif hafif vurarak bilincimin açık kalmasını sağlamaya çalışıyordu ancak, birden bastıran uykuya direnemiyordum. Gözlerim benden bağımsız olarak kapanıyordu. Bilincimi yavaş yavaş kaybederken son gördüğüm şey Taehyung'un gözledinden durmak bilmeden düşen yaşlardı.
.
.
.

Taehyung~

Saatlerdir soğuk hastane koltuğunda, boş bakışlarım karşı duvarı izlerken, yoğun bakım kapısının önünde öylece bekliyordum.

Gözlerim ağlamaktan acımaya başlamıştı. 

Hayatımda ilk defa bu duyguyu tadıyordum. İlk defa biri için bu kadar endişeleniyordum. İlk defa biri için canım çıkana kadar ağlıyordum.

Ben.. Kim Taehyung.. Herkesin korktuğu o tehlikeli mafya.. Duygusuz, acımasız ve katil olarak anılan mafya.. şuan bir çocuk için ağlıyordum.

Korumalarım bu halime şaşırıyorlardı. Bende şaşırıyordum.

Ne zamandan beri böyle bir adam olmuştum?

Ona birşey olacak korkusu beni ucu görükmeyen bir kuyuya çekiyordu sanki.

Ona birşey olursa yapamazdım.. kendimi asla affetmezdim. Kendimi öldürürdüm.

Birkere benim hayatıma girdi Jungkook. Asla çıkmasına izin vermezdim. Ölüm bile beni ayıramazdı ondan. Ben onsuz yapamazdım.

En korktuğum şey başıma gelmişti.

Sırf böyle bir korkuyla yaşamamak için, yani sevdiğimin başına birşey gelme korkusuyla yaşamamak için, yıllarca hayatıma birini almamıştım ben.

Yıllarca kendimi sakınmıştım..
Ancak biranda hayatıma bozuk flaş ışığıyla dalan bu çocuk, bütün düzenimi bozmuştu. Bütün otoritemi yıkmıştı.

O benim hayatımın tam merkezine kurulurken, ben asla ona hayır diyememiştim.

Şimdi ise bu aptallığımın acısını çekiyordum.

Jungkook değil, ben olmalıydım o yoğun bakımda..

O bunu haketmemişti.. benim yüzümden oradaydı.

Onu da kendi karanlığıma çekmiştim ve artık bunun bir geri dönüşü yoktu.

Çoktan beni bitirmek isteyen insanların hedefi olmuştu bu masum tavşan.

Düşüncelerimi bölen şey, yoğun bakımın kapısının açılması olmuştu.

Kapının sesini duymamla anında gözlerimi o tarafa çevirip ayaklandım.

Doktor çıkmıştı.

"Doktor!" Dedim uzun zamandır konuşmamamdan ötürü çatallaşan sesimle.

"Jeon Jungkook?" Dedi doğru kişi olduğumu doğrulamak için.

"Evet." Dedim sesim kısılırken.

"İyi mi? Birşey yok değil mi?" Diye konuştum sabırsızca.

"Sakin olun lütfen. Hastanın nesi oluyorsunuz?"

"Sevgilisiyim! Ne olduğunu söyleyecek misin artık?!" Diye çemkirdim dişlerimin arasından.

Sabrım gittikçe tükeniyordu. Saatlerdir Jungkook'tan bir haber alamadan oturuyordum. Delirecektim.

"Öncelikle şunu söylemeliyim ki.. hayati tehlikesini henüz atlatmış değil.. bıçak ölümcül bir noktaya isabet etmiş. Neyseki tam zamanında yetiştirmişsiniz. Kan kaybı çok fazlaydı ama toparladık... henüz birşey söylemek için erken.. biraz daha yoğun bakımda kalması gerekecek.. üzgünüm. Geçmiş olsun.."

I'M FUCKED UPWhere stories live. Discover now