Lee Know'un Takıntıları

808 166 83
                                    

Güzel bir banyo sonrası rahatlamış mutlu mutlu duştan çıkarken havlu almadığımı fark ettim. Bir umutla havlu dolabını açtığımda karşıma çıkan bornoz ile rahatlamıştım. Tabi mutluluğum beyaz bornoz üzerindeki çilek desenlerini fark edene kadar sürdü. Tanrım resmen adamın çilek takıntısını tetiklemiştim.

Bornoz iki parmak kadar dizlerimin üzerindeydi. Başka seçeneğim olmadığı için giymiştim fakat yumuşacık dokusu muhteşem banyo keyfi sonrası çok hoş gelmişti. Saçlarımı havlu ile kurulayıp odaya geçtim. Küçük çantamı açtığımda çantadaki bütün kıyafetlerin kirli olduğu hatta çantaya yaklaşınca kıyafetlerin berbat koktuğunu fark ettim. Felix berbat kokuyorsun derken doğru söylüyormuş. Bu kadar temiz ve mis gibi kokarken asla bu kıyafetleri giyemezdim.

Küçük çantamda temiz bir tişört bulurum umuduyla ayaklanmıştım fakat çantamda hiçbir şey yoktu. Baksırlarım bile kirliydi. Umutsuz şekilde odadan çıkıp Lee know'un odasına yürüdüm. Kapısını çalıp ses gelmesini bekledim oda da yoksa aşağıdadır diye dönüp gidecekken kapısı açıldı. Ayaklarımdan başlayarak beni süzdü. Bacaklarıma biraz değişik baktığını görmüştüm; biraz şaşkın bir bakıştı. Sonra tekrar yüzüme bakıp ne oldu der gibi yüz ifadesi yaptı.

"Şey benim hiç temiz kıyafetim yokmuş, depoda çamaşır makinesi yoktu ben de en son çamaşır odalarına gidecektim fakat fırsat olmadı. Bu arada bu evde çamaşır makinesi vardır diye düşünüyorum. Kıyafetlerimi yıkayana kadar bana ödünç bir şeyler verebilir misin?"

"Geç!"

İçeri girdiğimde kocaman yatak ve ferah oda dikkatimi çıkmıştı. Yatak sanırım dört kişilikti bu adam bu yatakta ne yapıyordu. Acaba grup seks falan mı yapıyor.

"Daha ne kadar odanın ortasında dikilmeyi düşünüyorsun." belimin kalçama en yakın noktasına koyduğu eli ile içim titredi. Ne kadar yoksunluktaydım ki adamın bu hareketi bile beni heyecanlandırmıştı. Sessizce beni yönlendirmesine izin verdim.

"Nereye götürüyorsun beni?"

"İşkence odama! seni orada işkence yaparak öldüreceğim"

"Şey ya ne tür işkencelerin var?" elini tuttuğu yerde hafif aşağı yukarı okşamıştı.

"Hım bol bol zincirim var!"

"Nereye zincirliyorsun yatağa mı?"

Yamuk bir gülüş atmış "hayır sincapcık duvara zincirliyorum"

Ben fantezi kurarken adamın gerçek işkenceden bahsetmesinin hayal kırıklığı ile "Şey ben işkence almamayım tercihim acısız ölümden yana" dedim.

Tam konuşmamı bitirdim. Açılan kapı ile korkum ikiye katlandı. Fakat birden aydınlanan oda ile ağzım açık kalmıştı. Tanrım burası dev bir giyim odasıydı. Lee know'dan uzaklaşıp odasının ortasına geldiğimde ağzım açık kalmıştı. Burda resmen bir servet yatıyordu. Şık kıyafetler pahalı ayakkabılar ve bir servet değerinde saatler. Tamam maddi olarak çok iyi bir hayat yaşamıştım amma bu kadarı benim için bile çok fazlaydı. Tişörtlerin olduğu kısma geldi. Oradan koyu yeşil uzun bir tişört verdi. Tişört bana elbise gibi olacağı bir gerçekti. Adamla aramda resmen 15 cm vardı. Yüzüne bakmak için kafamı kadırmam gerekiyordu. Eline aldığı yumuşak belden iple ayarlanan kahverengi bir şort verdi. Şort kısa bir şorttu böyle zevkleri olduğunu bilmiyordum.

"Normalde sana uyacak şortum yok ama Jeongin kaldığında bu şortu vermiştim embesil yüksek ısıda yıkamış küçücük kalmış" burnundan tışlamıştı."sanki görmeyeceğim gibi kıyafetlerin arasına saklamış"

Tilki surat tuhaf bir kişilikti ondan her şeyi beklediğim için nedense söylediği şeye pek şaşırmamıştım.

"Başka bir şey"

Sweet Gangster/MinsungNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ