Kıskandı(M)

1K 151 114
                                    

"Nereye gidiyorsun bebeğim?"

Arkamı dönemeden bileklerimden tuttu ve bedenimi, karanlıktan dolayı fark edemediğim arabaya dayadı. Minho'nun evinin ıssız, tenha, sokak lambaları dışında hiçbir ışığın olmadığı, bir yerde olmasına bir kez daha lanet etmiştim.

"Sana bir soru sordum?"

"Minho"

"Neden benim sözümü dinlemedin!"

"Minho ben çok kötü bir şey yaptım."

"Neden yaptın?"

"Konuşuyorlardı... off Minho çok utanıyorum, çok özür dilerim, özür dilerim."

"Bebeğim ne söylediler sana?"

"Hiç... hiç bir şey"

"Öyleyse neden kadınları dövdün? Birinin burnu kanıyordu muhtemelen kırılmış olabilir, diğerinin ise saçlarını yolmuş, kollarını tırmalamışsın. Ayrıca Mark'ın yüzünü de çizmişsin. Bebeğim bütün arkadaşlarımı kırıp geçirmişsin!"

"Minho, çok mu kötülerdi?"

"Saçını yolduğun kişinin, yolduğun yerde saç yok..."

"Tamam sus lütfen"

"Hadi söyle bebeğim"

"Minho ben çok kıskanç biriyim, bu yüzden bütün planı da bozdum değil mi?

"Güzelim ne diyorsun anlamıyorum."

Hala araba yaslı duruyordum ama suratım Minho'ya dönük, tek eliyle bileklerini arkadan sıkıca tutuyordu. Diğer eliyle de yüzümü kavramış beni iyice araba ile arasına almıştı. "Minho ben çok kıskandım"

"Kimi?"

"Seni.. seni çok kıskandım. Beyaz tenli severmişsin ama ben-ben beyaz tenli değilim ki? Ayrıca sarışında da değilim. Erkek güzeli hiç değilim." Minho'nun yüzündeki sert ifadesi değişti, yerini anlam veremediğim bakışa bıraktı. Kafasını boynuma yasladı.  Derince kokumu soludu ve kokladığı yere öpücük bıraktı.

"Ben en çok esmer severim ve sen gördüğüm en güzel erkeksin" dediği gibi beni kucağına aldı, bacaklarımı düşme korkusuyla beline sardım. Belimdenki kolunu daha sıkılaştırdı, eve doğru yürüdü. Kapıyı açıp içeri girdi. Anahtarı yere atıp, iki eliyle kalçalarımdan tutup sırtımı hızla kapıya dayadı. Biraz sert çarptığı için ağzımdan tıslar gibi bir ses çıktı. Öyle büyük bir hızla dudakları dudaklarıma kapandı ki; ne ara ona bu kadar istekle karşılık vermek için can attığımı anlamamıştım.

Dudaklarıma uyguladığı sert baskı bazen dudaklarımdan taşıyor, çenemi dudaklarımın kenarını, büyük bir açlıkla öpüyordu. Yavaşça arkaya dönüp ilerledi ve beni, sağlamlığını hep merak ettiğim ahşap masanın üzerine oturtup; dudaklarımı yeniden kavrayıp çekiştirmeye, emmeye devam etti. Dudaklarımda hissettiğim dişler ile anında boynundaki elimi saçlarına çıkartıp, saçlarına daldırdım ve çekiştirdim. En sonunda dudaklarımızın verdiği savaşa dillerimizi de dahil etmiş, birbirimizi dillerimizle baskılamaya çalışıyorduk.

Üzerime iyice eğilse bile sırtımın, masaya yatmasına izin vermeyip, beni kendine doğru çekmeye devam ediyordu. Ağzımın içinde gezen dilini, dudaklarımla kavradım, yavaşça dudaklarımın arasından kayan dili ile derin bir nefes aldı. Üzerimdeki yeleği çıkartıp yere attı. Bende öpüşürken açtığım birkaç düğmesinin geri kalanını açtım.

Yeniden üzerine eğilip dudaklarını bu defa boynuma kapattı. Yumuşak deriyi hem öpüyor hem dişliyordu. Biraz canım yansa da aldığım hazzın tarifi yoktu. Beni kışkırtmak için yeniden sordu. "Ne dediler sana bebeğim"

Sweet Gangster/MinsungWhere stories live. Discover now