Bilinmeyen Düşman

771 139 87
                                    

Gözlerimi açtığımda Minho'nun elleri, hala saçlarımda usul usul hareket ediyordu. Saate baktığımda yanılmıyorsam, Seul'e daha 40 dakikamız vardı. Karnım ağrıyordu, belki oturursam geçer diye yavaşça yerimde doğruldum. Kalçamda hissettiğim hafif bir sızıdan dolayı yüzümü buruşturmuştum.

"İyi misin?"

Minho'nun sorusu ile ona dönüp gülümsedim. "Araba koltuğunda yatmak belimi ağrıttı, biraz da karnım ağrıyor."dedim.

"Gel bakalım"diyerek sağ kolunu kaldırdı. Anında benim için açtığı yere girdim. Elini  kazağımın altından kuyruk sokumuma doğru götürüp yavaş yavaş masaj yapmaya başladı. "Acıktın mı?"

"Pek değil"

"Sabahta doğru düzgün yemek yemedin"

"Pek iştahım yok" diye mırıldandım.

"Karnın çok mu ağrıyor?"

"Biraz ağrıyor"

"Eve gidince biraz seninle ilgilenim o zaman"

"Hıhım" diyerek, iyice koynuna sokuldum. Elini bu defa karnınım üstüne getirip, yavaş yavaş masaj yapmaya başladı. Hala ağrı vardı ama elinin hareketleri rahatlamamı sağlamıştı.

"Biraz rahatladın mı?"

"Hayır hiç rahatlamadım, hiç ama hiç rahatlamadım ki?" Ellerini üzerinden çekmesin istiyordum.

Minho söylediğim şeye kahkaha attı. Kahkahasını duyar duymaz, hiçbir anını kaçırmamak için hemen kafamı kaldırıp, baktım.

Tanrım, öyle güzel bir gülüşü vardı ki, insanların onun bu gülüşünü kıskandıkları için soldurmaya çalıştığına yemin edebilirdim.

"Ne bakıyorsun öyle boncuk boncuk?

"Sana ne?"

Sesim o kadar şımarık çıkmıştı ki, ben bile kendime şaşırmıştım. "Bana ne?...demek bana ne?" diyerek iki eliyle belini sarmış, yanağımı ısırmaya çalışıyordu. Kahkaha atıp kaçmaya çalıştım ama kollarından kurtulmam mümkün değildi. Zaten kurtulmak istediğimde söylemezdi. "Minho ısırma lütfen dişlerinin izi kalıyor!" diye sızlanıp, yeniden yanaklarımı kurtarmaya çalıştım. Fakat daha fazla direnmemiş savaşı kaybetmiştim. Minho yanağımı ısırmış, zaferini sulu bir öpücükle kutlamıştı.

"Of ya, bir gün yanaklarım kalmayacak senin yüzünden"

"Seni biraz şişmanlatıp, sürekli ısıracağım belki o zaman biraz doyarım."

"Lütfen hain planlarını benden uzak tut!"

Tüm şımarıklıklarımı Minho'ya yapıyordum. O da bundan hoşlandığı yetmezmiş gibi beni daha da şımartıyordu. Ben Lee Know'dan sevgisinden başka hiçbir şey istemiyordum. Sahip olduğu servet, güç, itibar benim için önemli değildi. Benim için, önemli olan beni tüm bu bebekliklerimle, güçsüz bedenimle, garip ve depresif ruh hallerimle seven Minho'ydu.  Buna sahip olmak inanılmaz bir şeydi.

"Şu işler bitsin, dünya turuna çıkalım!"

Boynuna gömdüğüm kafamı hızla kaldırdım. "Minho gerçekten gidelim mi?"

"Gidelim bebeğim"

"Teşekkür ederim, bunu çok çok istiyordum" diyerek boynuna sarılmış, yanağına kocaman bir öpücük bırakmıştım. "Nerden başlasak ki acaba ya?" diye kendi kendime konuşurken, Minho benim burnumu sıkıp, yeniden kahkaha atmıştı.

Sweet Gangster/MinsungWhere stories live. Discover now